Yani bir kitap okuyacağını zannedip içinde onlarca kitabı aynı anda okumaktı bu tabiri caizse. Bu kadar dolu, bu kadar anlamlı bir kitap beklememiştim açıkçası. Felsefeye ilgim yok diyemem, var da diyemem ama bunu nasıl hissederseniz hissedin okumalısınız. Geç mi kaldım? Demek ki bu zamanda okumam gerekiyormuş, o yüzden hayır. Felsefe kitabı mı roman mı tarih kitabı mı diye sorarsak hepsinin bir arada olduğu cevabı kaçınılmaz. Sokrates'ten Descartes'a, Marx'tan Freud'a kadar birçok filozofa kısa bir bakış denebilecek ama daha dolu nasıl anlatılırdı da diyebilecek kadar yaklaşıyorsunuz. Diğer taraftan ilerlemekte olan Sofie, Hilde, Knag, Knox'un öyküsü ise tamamen kitabı ders kitabı modundan çıkarıp keyifli bir hale -elbet yine felsefi bir şekilde- getiriyor. Kafası karışmasın diye felsefe okumayan varsa ekleyeyim, kafa biraz karışmadan hiçbir ilerleme kaydedemeyiz, beyaz karga görmekten korkmayalım, onu hayatımız boyunca arayalım diyorum. Tavşanın tüylerinin en uç noktasına ulaşamasak da, dibinde uyuklayanlardan olmayalım. İyi ki yazılmış bu kitap ve bitişinden alınan keyfi herkes mutlaka hissetmeli.