Eğer biyografi okumak istiyorsanız, ki bu edebiyatımızın roman gibi isteğin ön planda tutulup da okunan bir türü değildir, Stefan Zweig en iyi tercih olacaktır. Rus Edebiyatına ilgim dolayısıyla Tolstoy'a ait bölüm daha çok aklımda kaldıysa da kitabın tümünün büyük bir zevkle okunabileceğini düşünüyorum. Kadınları peşinde koşturan Casanova'nın belki de tüm sermayesi olan gençlik ve çekiciliğinin elinden gitmesi dolayısıyla biraz da öfkeden kalemi eline alıp kendini ölümsüzleştirmesini okuyorsunuz, Stendal'in neden romanlarını " mutlu azınlığa" ithaf ettiğini anlıyor,Tolstoy'un , dünya edebiyatının o en büyük dehalarından birinin karısının hükmünden kurtulamayışını, kendi çağdaşı ,sefalet içinde yaşayan başka bir yazara- Dostoyevski- belki de sırf bu sefaletin içinde yaşayıp acıyı hissettiği için öfke ve kıskançlık besleyişini öğreniyorsunuz. Bu kitap bir bilgi kaynağı değil. Kesin gerçekliklerin peşinde değil. Bu müthiş bir yorumlama yeteneği. Stefan Zweig'ın genç yaşta kaleme aldığı üçlemenin bir tanesi olan bu kitabı okuduğunuzda ona , kaleminin gücüne gerçekten hayran kalıyorsunuz. Evet bu üç büyük usta kendi hayatının şiirini yazıp yazarımızın eline teslim etmiş fakat Stefan Zweig'ın bu şiirleri yorumlayışı en az onlar kadar hayranlık uyandırıcı yeni bir şiir oluşturmuş...