Bir süredir biraz yorucu olmaya başlamıştı kitap okumak. Açıkçası yaşadığımız dönemin de verdiği psikolojik baskı ile sıkılmıştım. Hasret işte tam bu anda yetişti imdadıma. Bir kere aşk hikayesiydi ve benim aşk hikayesine karşı koymama imkan yoktu. Öte yandan Cumhuriyetin ilk yılları, mübadele dönemi, Balkanlar gibi kalbime dokunan diğer meselelere de dokunup çekildiğini okumuştum kitabın arkasında. Kitapta Keskinli bir ailenin oğlu Tacettin ile bir Rum kızı olan Patricia'nın hikayesi anlatılıyor. Tacettin annesini babasını çiğnememeye çalışırken kendi kurduğu ailesini, Patricia'yı evladını geride bırakıyor. Sanırım benim hayatımda da bir Tacettin olduğu için bu kadar kalbime dokundu Hasret. Yer yer gözlerim dolu dolu okudum. Sonlara doğru epey duygulandığımı itiraf etmem gerekiyor. İnsanın kurmayı hayal ettiği bir hayat var, bir de kurmak zorunda bırakıldığı bir hayat.