Kendi kaleminden Zülfikar Ömer Livaneli'nin hayatını okumak güzel. Bütün sanatçıalrda olduğu gibi, sıradışı bir aileden gelen, sıradışı bir çocukluk, eğitim, gençlik ve siyaset hayatı yaşayan birine yakışan hatıralar. Aklımda kalanlar; Ölmesi beklenen zayıf bir bebek, Savcı emeklisi dindar bir dede, koyu CHP'li bir babaanne, makam aracının içini bile görmek nasip olmayan hakim bir baba.
Kitap ve okuma tutkusu. Lisede bir yaz ortadan kaybolup ikki ay bir sahil kasabasında kalış. Saz tutkusu. Bu tutkuyla usta ararken Ankara'da karşılaştığı ustanın adının Ömer olduğunu duyunca "Ne, Ömer mi? Bİzde Ömer ismi yasaktır. Buraya gelenler burada bir Ömer'in olduğunu görürlerse iyi olmaz." deyişi. Bunun üzerine "Diğer ismim Zülfikar efendim." deyince yumuşayan ortam. Katogerize edilmek istemeyen, beni yaftalayıp çekmecelere kapatmayın diyen bir Zülfü Livaneli.
Tavsiye ederim.