Metafizikte aklın ulaşabileceği nesnel, evrensel bir hakikatin olmadığını, olsa bile insanın sınırlılığı -zaman, mekan ve dil - dolayısıyla o hakiate ulaşamayacağını anladım. Hakikat avuçlanacak bir su değildi zaten, bir ufuktu, okuduktan sonra onu da kaybettim. Akılla hakikat bulunamaz ama aldanmamak için rasyonelliği, kuşkuculuğu ve eleştirelliği muhafaza şart. Geriye ne kalıyor? Sayısız postmodern öznel hakikatlere -imanlara- yukardan bakıp gülümsemek.Ulaşılan kesinliklerin epistemolojik değil psikolojik olduğunun farkında olarak. Kitabın konu düzeni ve bölüm sıralaması daha iyi yapılabilirmiş.