Bediüzzaman Said Nursi’nin hayat’ı ve davalarını anlatan kitapta, Saltanattan Cumhuriyete giden yolda alimler ve fikir adamları açısından karanlık bir dönem gözler önüne seriliyor.Hayatlarını kaybeden, içerde ve dışarda olarak iki hayatın sahibi olan alimlere değinilen eserde, ağırlıklı olarak Bediüzzaman’ın doğumu, ilk eğitimi, Medreset’üz-Zehra (Doğunun aydınlatılmasını sağlayacak üniversite)’nın kurulma çabaları, bu nedenle İstanbul’a Sultan’a gelmesi, İttihat ve Terakkicilerle mücadelesi, Milli Mücadele’deki rolü, Meclis’e davet edilmesi ve sonrasında ortaya çıkan iktidar sevdası uğruna birilerinin onu kurbanlık addetmesi anlatılıyor.Efsanenin hayrette kalacağı olayların yanlış nesnesinin efsaneleşen hayatı, yakın çevresinde yer alanlar tarafından ortaya konuyor. Olağanüstü sabrı, düşmanlarını şaşırtan dayanıklılığı, zehirlenmelere, dondurmak ve açlıktan öldürmek için yapılan her türlü vahşete karşı kendisine gelen İlahî yardıma anlam veremeyenlerin yürekleri titreten tasviri...Eski Said-Yeni Said arasındaki farkın olağanüstü resmi...Mahkemedeki ifadeleriyle, emrine gönderildiği valilere verdiği cevaplarla sindirilemez imanın muhteşem hikayesi, biraz daha sadeleştirme çabasıyla ortaya konsaydı keşke...Ve akıl almaz imla yanlışları olmasaydı..