''Yarısı etten - kemikten, yarısı mermerden bir heykel'' olan, ''et seven, kan seven, ten seven'' körpe çocuklarıysa bambaşka duygularla seven Abel Tiffauges, ruhunun dünyanın oluşumu kadar eski olduğuna ve sonsuza kadar yaşayacağına, kendisi ile Yazgı arasında bir tür ortaklığın varlığına, yeryüzündeki tüm olayların onun yaşamındaki gelişmelere göre biçimlendiğine inanır. Öyle ki, Saint - Christophe koleji o haksız yere cezalandırdığı için yanar; İkinci Dünya SAvaşı o haksız yere tutuklandığı için çıkar... KızılAğaçlar Kralıbaşlığı ile roman kahramanının adı Abel Tiffauges, daha baştan, okuru bir göstergeler, simgeler, alegoriler, mitler ormanı içine sürükler: başlık, Goethe' nin ünlü baladından alınmıştır ve biz babanın kucağından oğlunu kapan doğaüstü bir çocuk avcısına gönderme yapar; bu simge roman içinde bir başka anlam daha kazanacaktır. Abel, Kutsal Kitapların bilinen öyküsüne göre, kardeşi Kabil tarafından öldürülen göçebe Habil' dir; Tiffauges' sa, korku öykülerinde Mavi Sakal' a dönüşen Gilles de Rais' nin şatosunun bulunduğu yörenin adına bir gönderme. Abel Tiffauges' un olağandışı serüveni, ayrıca İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası' nın perde arkası üzerine gerçek bir belgesel niteliğindedir.