Bir Hikaye-i Sevda Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Bir Hikaye-i Sevda
Kariler, eğer bir şeyler karalama derdindeyseniz, çok deli ve arıza bir yazar olacağınızı düşünüyorsanız ve Halid Ziya'ya bakıp "meeh" demişseniz çok veya az, bir şeyler kaybetmişsiniz demektir. Şu coğrafyada yaşamları süzgeçten geçirip de tadını bozmadan sayfalara aktarabilen nadir yazarlardan biri, "Lan benim romanlarıma kitlenmeyin, öykülerim daha başarılıdır, onlara da bakın," sözüyle tarihte yerini almış, bir iki giderinin dışında bolca okumuş, bir o kadar yazmış, çevirmiş, bir dönemin edebi ortamına damga vurmuş bir adamdır Halid Ziya. O yüzden lazım. Selim İleri'ye, Necati Tosuner'e, işte öyle öyle adamlara bakın. Favori yazarları arasında Halid Ziya'yı göreceksiniz.
Kitaptaki öyküler 1894-1921 arasında kaleme alınmış ve bazıları otobiyografik öğeler içeriyor. Halid Ziya öncelikle mükemmel bir gözlemci, ardından mükemmel bir kurgucu. "Bana birkaç isim verin, size hemen bir hikâye sunayım," diyor adam. Çünkü geçmişe dönük bitmek bilmeyen bir özlem var ve uydurukçuluk, kaynağını bu sonsuz özlemden alıyor. Gençlik yıllarını İzmir'de geçiren Halid Ziya, yazdığı onca öyküye, romana rağmen İzmir'in havasını sayfalardan alamamaya başlıyor ve 50 yıl sonra doğup büyüdüğü şehre geri dönüyor. Bu başka bir yazının konusu.
Bir Hikâye-i Sevda: Barba, Balkan Savaşları sırasında İzmir'e gelen bir meczuptur. Soru sorarlar, cevap vermez. Sürekli güler. Buna geldiği köyde derme çatma bir kulübe yaparlar, yemek verirler. Köyün meczubu olur artık, herkes onu çok sever ve kış gelince bir gemiye atlayıp gitmek isteyen köyün uğurunu bırakmazlar. Barba yine güler, köyde kalır. İşte güç isteyen işleri falan yapar. Bu arada Barba'nın aşık olduğu dedikodusu yayılır. Adam gerçekten de hayalet gibi gezinmektedir, böyle adeta aşığım ulan ben diye bağırmaktadır. Sorarlar, söylemez. Susar, gönül razı gelmez, o da alır kazmayı küreği, yıkıntıların arasında bir yol yapmaya başlar. Aylar geçer, yol biter, Barba için bir tören düzenlenir ve madalya gibi bir şey alır Barba.

Ortadan kaybolduktan sonra cesedini göl gibi bir yerde bulurlar, ayağına falan taş bağlayıp atlamış. Aldığı madalya tarzı şeyi de köyün en güzel kızının kapısına asılı bulmuşlar. Böyle bir garip insanın hikâyesi. Mahallesinde deli mi diyeyim, akıl hastası mı diyeyim, neyse, olanlar bilirler. İncelersiniz ama ötesini merak etmezsiniz. Halid Ziya ötesini de gösteriyor burada. Süper.
Büyükbaba: Yine bir Halid Ziya şahanesi. Gözlem, kurmaca gücü ve çocuk. Üçü bir araya geldi mi aha.

Büyükbabayla torunu, en azından anlatıcı öyle düşünüyor. Zamanlar boyunca gözlüyor anlatıcı, ikisine de bir hayat oturtuyor. Bir gün çocuk büyükbabanın yanında değil, adamcağız çökmüş ve elinde ilaç torbaları var. Gerisini biliyoruz ama o kalp burukluğunu bilmiyorsunuz, okursanız anlarsınız. Bildiğin sokaktan geçmeyen adamı geçer gösteriyor Halid Ziya, inanıyoruz. Zaten inanmak zorundayız, yazarların okuyuculara yalan söyledikleri nerede görülmüş?

Bir çok öykü var, hepsi şahane. Okuyalım.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Eda Karaman
07.06.2018
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
hepsi olmasa da beğendiğim birkaç hikaye ve Halit Ziya'nın dilini anlamak için güzel bir eser.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla