Varoluş sancısı çeken, sorgulayan ve büyük düşünürleri, filozofları okuyup anlayan bir genç olarak şu an hakim olan gelenekçi din anlayışının derinlikten yoksunluğu, şekilciliği ve absürdlüğü karşısında çok bocaladım. Yaratıcıya olan inancımı kaybetmesem de dinleri reddetmek üzereydim ve kurandan oldukça soğuyordum ki R.İhsan Eliaçık ve bu kitabı beni durdurdu.
Günümüzde geçerli din otoritelerinin ve din anlayışının 1400 yıl önce anlatılmak istenenler evrensel vicdanı değerlerden ne kadar uzaklaştığını ve anlamının boşaltılarak belli ritüel ve ayinlere bağlandığını, tapınak dinlerinden farkının kalmadığını, oysa islamın insanın varoluş serüveninde özünü bulmasında yardımcı bir yol gösterici olduğunu anlatıyor.
Ve bize artık anlatılmayan(!) islam'ın tarih sahnesindeki devrimcilerinden alıntılarla dolu. İhsan Eliaçık hem batının hem doğunun oldukça değerli düşünürlerini okumuş, bilgili, dolu dolu bir adam.
Gelenekçiler, 'atalardan böyle görmedik'çiler, bağnazlar ve statükocular bu kitabı bir tehdit olarak görecektir. Çünkü bugün din denince akla gelen şeylerin çoğunun eleştirisi var bu kitapta. Ancak aklı ve vicdanı uyutulmamış olanlar için hakikatli yorumlar ve tespitler var.
Böyle değerli yazarlar pek görülmüyor artık.