Adliye koridorlarında başlayıp, kanunun adaleti sağlamaya yetmediği yerde devreye giren ilahi adalet üzerine bir kitap. Durun hemen korkmayın, bu bir Samanyolu TV dizisi senaryosu değil. Kanunu sağlayanlar ak sakallı dedeler, evliyalar falan değil, Isparta'nın nasıl kurulduğunu anlatan Gelincik Ana Efsanesi'nin kahramanları. Bu yönü ile mitolojik bir hikayenin güncel hayata sağlam bir uyarlanması var.
Hırslı, paragöz ve elbetteki acımasız avukatımız Emine bir sabah yanında bir cesetle uyanır. Başına gelen bu korkunç olayın nedeni önce bir sene, sonrasında binlerce yıl öncesinde olan olaylara dayanmaktadır. Emine'nin başını beladan kurtarması için geçmişte yaktığı canların kefaretini ödemesi gerekmektedir. (Bakın bu yönü ile biraz "Noel Gecesi Hayaleti" havası aldım)
Kitabın ilk bölümlerinde bilindik bir fıkrayı karakterin başına gelmiş bir olay gibi anlatması beni korkutsa da devamında sürükleyici, her sayfası merak uyandırıcı bir kitap buldum. Her ne kadar yer yer karakterlerin ağzından uzun uzadıya verilen yaşamın anlamı, adalet, kader yorumları sıkıcı gelse de bunlar pek fazla bir yer kaplamıyor.