Devletin tanımlanması konusunda belirgin bir fikir birliğinin olmadığı konusunda oluşan birinci bölümde yazar, kendince devleti tanımlama gayreti içerisine girmiştir. “devletin gerçekte neye benzediği” sorusu esas kabul edilmiştir. bu bağlamda modern devletin benimsediği örgütsel araçlarda ve devletin işlevlerinde merkezlenen açıklamalara yer verilmiştir. Özellikle Weber merkezli yapılan modern devlet tanımlamalar dahi belirgin ve net bir devlet tanımı yapmaktan uzak olduğu görülmüştür. Pierson Weber’in tanımından yola çıkarak devleti, şiddet araçlarının denetimi, toprak, egemenlik, anayasallık, kişisel olmayan iktidar, kamu bürokrasisi, yetki, yurttaşlık ve vergilendirme yetkisi olmak üzere dokuz ayrı kategoride devletin mekanizmalarını ele alarak açıklamaya çalışmıştır.
özellikle Mal sahibi-üretici olarak devlet bölümünde özelleştirme uygulamalarına yönelik olarak örnek ülke olarak verilen büyük Britanya’ da bile devletin üretici olarak rolü önemli biçimde azalmışken özellikle sosyal yardım hizmetlerinde devletin önemli derecede üretici olmaya devam ettiği yönündeki belirtim önemli görülmüştür. Nitekim, yeni sağın devletin sosyal hizmet yönünü aksattığı, sosyal hizmet üretmede devletin etkisini azalttığı yönündeki eleştiriler* dikkate alındığında ortaya çıkan çelişkili durum nedeniyle bu önem daha çok öne çıkmaktadır.
Modern devlette hizmet sunumlarının yeni biçimlerinin kamusal veya özel mi olduğu yönünde belisizliğin hüküm sürdüğü vurgulanmıştır.
Devletin daha demokratik hale getirilmesi ve herkese eşit muamelenin yapılıp yapılmayacağının sorulup cevabının arandığı 5 inci bölümde devletin mensuplarıyla olan ilişkileri ele alınmıştır. Modern yurttaşlığın karakteristik özelliklerine değinilmiş, yurttaşlık kavramının üyelik, statü, haklar dizisi, görevler dizisi, eşitlik, aktif katılım çerçevesinde değerlendirilmesi yapılmıştır.
Bölümde modern devlet, yurttaş ve piyasa ilişkisi üzerinde durulması gereken bir alan olduğu belirtilmiştir. Bu ilişki, “haklar dizisi” ve “ görevler dizisi” bağlamında tartışılırken sosyal hakların bu ilişkideki yeri sorgulanmıştır. Bu yönde, yeni sağın sosyal hakların yurttaşı devlete bağımlı ve edilgen kıldığına yönelik eleştirileri bulunmakta ve piyasa mekanizması içerisinde sosyal hakların kurgulanması gerektiğine yönelik çözüm önerisi bulunmaktadır.
Yurttaş ile piyasa arasındaki ilişki sözleşmeye dayalı bir ilişkidir. Ancak, yurttaş ile devlet arasındaki ilişki devlet tarafından statü verilmesi ile gerçekleşmiş ilişkidir.
Cumhuriyetçi aktif yurttaşlık ile modern batı düşüncesinin yerleşik varsayımları ile olan çatışmalarına 3 temel alanda yer verilmiştir. İlki cumhuriyetçi yurttaş yanlılarının yurttaşın özel hayattan önce kamu hayatına önem verdiğini belirtmiştir