''Kendimizi yaşayamıyoruz, tanımıyoruz. Doya doya üzülemiyor, doya doya sevinemiyoruz Çevremize uyma, başkalarına göre yaşama endişesi, iç dünyamızı geliştirmemizi engelliyor. İçi olmayan, sığ insanlar oluyoruz. Çok az sözcükle konuşuyoruz. yargılarımızı basmakalıp, dünyayı algılayışımız sıradan; sürünün silik "koyunları'' olup çıkıyoruz. İsyanımız yok! Olsa da içimizde kalıyor. Etrafımızı kollayarak yaşadığımız için, "herkes gibi'', "herkes kadar'', ''bu kadar'' olduğumuzu düşünüyoruz. Hayat "anlam vererek'' yaşyanıyor. Hayata nasıl bir anlam yüklüyorsak, hayatımız öyle oluyor. Anlam ufkumuz çok dar: Dünyanın "bu kadar'' olamayacağını anlayamıyoruz.'' sadece internet üzerinden satılan kitapta Yazar bizlere bu sözlerle sesleniyor.