Dokuz Buçukta Bilardo Hakkındaki Yorumlar

Sadece bir günün anlatıldığı, her bölümde farklı bir karakterin zihnine girdiğimiz romanda tek bir gereksiz cümle yok ve 250 sayfalık bu kitabı bitirdiğinizde bir deneme kitabı bitirmiş hissiyatına kapılıyor, dahası üç dört kitap okumuş gibi oluyorsunuz.

Heinrich Böll her ne kadar okumaktan keyif aldığım bir yazar olsada olay örgüleri bazen karmaşık olabiliyor.Ama herşeye rağmen tavsiye ediyorum

2. dünya savaşının bir aile üzerindeki etkisini anlatan aynı zamanda kendi toplumunu eleştirmekten kaçınayan bir yazarın dilinden tarihi süreci de idrak etmenin keyfini bu kitabı okurken yaşadım. darısı diğer yaşamak isteyenlerin başına

Heinrich Böll'ün en önemli yapıtlarından biri olan roman.
Savaş sonrası Almanya'sını değil, aslında, savaş öncesi ve sonrası ile, Alman halkının kendi içindeki kamplaşmasını, iç çatışmalarını, yaşanan travmaları belirgin bir "Nazi Karşıtı" bakış açısından ele alıyor. Kitap boyunca akan bu duyguya biraz daha empatiyle bakabilmek için bizim ülkemizde 1980 öncesinde yaşanan kamplaşma, okullarda, mahallelerde, aile içlerinde alevlenen çatışma ortamı hayal edilebilir.
Böll'ün eserinde de savaş öncesinde baskıcılığı elden bırakmayan Nazilerin bazılarının mağlup olunan savaş sonrasında nasıl oportunist bir kimliğe bürünüp hayatlarına devam ettikleri, karakterlerinin ise aynı kaldığı Nettlinger karakteri üzerinden hissettirilmiş.

Yazar Faehmel ailesinin gözünden 2. dünya savaşının etkilerini bombalardan değil insanlardan ve anılardan bahsederek çok vurucu bir şekilde anlatıyor. Bilinçakışı tekniğinin ustaca kullanılmasıyla beraber ortaya bir başyapıt çıkmış. Tekrar tekrar okunası bir kitap.

2. Dünya Savaşı'nın, sonrasının bir aileyi nasıl varlığa kavuşturduğunu eleştirel bir üslupla ele alan bir roman. Gerçekleri göstermeyi amaçlayan bir eser. Bu eserde bahsedilenlerden yola çıkarak günümüzün de savaşlarındaki arka planı görebiliriz.