Han Duvarları'nın bir farklılığı vardır bilir misiniz?
Han Duvarları şiirinde iki ayrı tarz vardır:Bir yanda koşma tarzı diğer
yanda nesre yaklaşan bir şiir tarzı.Bunlar da iki kısımı temsil eder:
Anadolu insanı ve İstanbul insanı.Bu bir İLKTİR.Şair bu şiiri 1923
yılında Kayseri'ye öğretmen olarak giderken yolda edindiği düşüncelerle
yazmıştır.
Han Duvarları, bir çerçeve şiiridir.
On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan
Baba ocağından yar kucağından
Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben
Gönlümü çekse de yârin hayali
Aşmaya kudretim yetmez cibali
Yolcuyum bir kuru yaprak misali
Rüzgârın önüne katılmışım ben
Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslı'mı el almış haram diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben
Bu koşmanın çerçevesidir aslında Han Duvarları.Maraşlı Şeyhoğlu
Satılmış da gerçekte Balkan Savaşları'nda, Birinci Dünya Savaşı'nda,
Milli Mücadele'de savaşmış, acı çekmiş, yorulmuş Türk askeri'dir.
İlklerden birisi Faruk Nafiz unutulan Anadolu insanını
hatırlamasıdır.Uzaktan değil de gerçekçi olarak Anadolu insanını ve
Anadolu'yu tasvir eder bu şiirde.
Çoban Çeşmesi ve Han Duvarları Lise müfredatında okutulan iki şiiridir
Faruk Nafiz'in.Ama Kıskanç adlı şiirini duymayanımız yoktur herhalde:
Kıskanç
Sakın bir söz söyleme...Yüzüme bakma sakın!
Sesini duyan olur,sana göz koyan olur.
Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın,
..........