Dizideki bir sahneden tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderilen Hidayet Karaca'nın, hapishanede yolunda ve içerde yaşadıklarını, hislerini anlatan bir kitap… Duygu dolu... Neden içeri alındı, Emniyet'te Adliye'de ve nihayet hapishanede neler yaşadı, ne duygular içine girdi... Yeri geldiğinde gözyaşlarıyla şahitlik ediyorsunuz yaşanılanlara... Özellikle, Karaca'nın, küçük oğlu Emin'in yaşadıkları/yaşattıkları, sizi çok etkiliyor, 10 yaşındaki bir çocuğun "Baba, sen çık da, beni alsınlar içeri" deyişine şehadet ediyorsunuz. Haklı olduğunu düşündüğü için, rahatlıkla 'ben suçsuzum' diyebilen bir kişinin, mütevekkil, vakur oluşunu müşahede ediyorsunuz. Eşine, "Allah bana yazacak sevapların yarısını sana yazsın" diyen birinin, "Mahpusu, Medrese-i Yusufi'ye gören ve değerlendiren bir kişinin, yaşadığı her an, burada ibadet sevabı kazandırır" dusturunu kabullendiği için, hapishaneyi bir fırsat görüşünü okuyorsunuz satırlarda. Tarihe not düşecek bir kitap...