Şair, Ressam, Yazar Halil Cibran'la tanışmak : Erasmus gibi nükteli, yergili, hatta komik ama en az onun kadar ciddi. Mevlana gibi misaller, hikayelerin içinde. Nietzsche gibi felsefeci ama onun kadar dikteci değil. Tezer Özlü gibi çözümleyici ama tezer gibi umutsuz değil, Bukowski gibi ama Bukowski gibi kendiyle çelişmiyor. Kolaylıkla diyebilirim ki Cibran her birinin içinde ama bir o kadar da onlardan ayrı.
Bir fili tanımaya çalışan körlerin hikayesi gibi, Cibran'ı anlamak. Herkes kendine göre hisse çıkartabilir ondan. Öyle bir yazım dili ki, kısacık hikayelerde, dev anlamları çıkartmak, Cibran'ın başarısının sırrı. Olabildiğince sade, açık bir o kadar da gizemli
Çok mu karıştı kavramlar? O halde Cibran'ın DeLi'sinden küçücük bir hikaye:
İKİ KAFES
Babamın bahçesinde iki kafes var.
Birinde Ninova çölünde yakaladığı bir arslan ve diğerinde ötemeyen bir serçe
Her gün doğumunda serçe arslana şöyle der :
- Günaydın sana hapishane arkadaşım