Yazar, 170 sayfaya yayılan 13 öyküsünde genel olarak birey üzerinden toplumsal tasniflere girişiyor. Toplumun alışkanlıklarını ve gizlerini eleştiren öyküler okuyoruz. “İki Portre Bir Savaş” isimli öykü bizi bir toplumsal cinnete, bir fantazyaya götürürken; “Dil Yarası” öyküsü ise bastırılmış birey özgürlüğüne götürüyor. Kavramların görünürlüğü okurken eşleştirme yapmakla daha bir olgun atağa dönüşecek, görünürlüğü artacaktır diye umuyorum. Yani çevreyi gözlemleyen, algıları açık bir okuyucu beklentisi olduğu gibi Çevikdoğan’ın; okurdan bir beklentisizlik hâli de seziliyor. “Bakın bunlar oluyor” üslubu yer yer kendini göstermekte.