Nurullah Genç’in en güzel kitaplarından birisi de budur. Her bir şiir “gülüm”e yazılmıştır; gülümün her haline… Uyuduğu beşikten, gittiği kitapçıya kadar…
*“Unutursun“ deyişine*
Ayın arzı terkedip gökte durduğu anda
Serseri bir kursunun ayı vurduğu anda
Başını ellerinin arasına al ve dur
Istı o lahza gülüm,bu can seni unutur
* Beni reddedip gidişine*
“Ömür boyu hiç bir şey bekleme!”dedin “benden !”
ne istedin bu masum,bu yaralı bedenden
“Yan !”dedin “Kavrul !”dedin”Kül olup savrul !” dedin
içimde toprağının yandığını bilmedin......
.......
ben değil,evrenin tuzuydu reddettiğin
mevsimlerin baharı,yazıydı reddettiğin
dişleri gıcırdayan yaratıklar içinde
bir arslan yüreğinin özüydü reddettiğin
dağların damarında beslenen yiğitlerin
mızrabında Kerem’in sazıydı reddettiğin
benden ayrılmak için gemileri yakarken
Fatih’in inanılmaz hızıydı reddettiğin
mağlup mu kılacaktın Hüsn – ü Aşk’ta Galib’i
Mecnun’dan Fuzuli’nin sözüydü reddettiğin
duymadın göklerimde Davud’un nağmesini
Yakub’un o lalezar gözüydü reddettiğin
Züleyha’nın yoluna celladımı koyarken
Yusuf’un dayanılmaz yüzüydü reddettiğin
hasretin en tiryaki,en vefakar ateşi
sevginin en muhteşem közüydü reddettiğin
koklamadın Eyyub’un sabır çiçeklerini
sende su – i zan bende sızıydı reddettiğin
gitmek istediğin yer Kızıldenizse , gülüm git öyleyse , Musa’nın iziydi reddettiğin
*beni aldatısına*
aldatılan taşların bile kanar yüreği
kırılır bir geminin en muhteşem direği
yüzüne maske takar aldatılan uçurum
pıhtılasır okyanus , ölür sahil , ağlar kum
aldatılan kuşların yarılır göğsü birden
yitirdik yaramıza merhem olan ilacı
bir gülün bir aşığı aldatması ne acı…
BENİ YAKIŞINA
O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı
sahile vurdu kalbim su yandı kum da yandı
bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum
ölüme baş kaldıran dertli uykum da yandı
yurdumdan mahrum edip dolaştırdın Cem gibi
ruhumla söndü alev sonra ruhum da yandı
kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut
bülbülün küllerine konan puhum da yandı
böylesi bir yangın görmedi nemrut bile
kaktüsün gölgesinde nazlı ahım da yandı
ahımdır zannederdim en belalı kıvılcım
kirpiğine dokunan kanlı ahım da yandı
bir damla su ver bana ey çöl,bari sen küsme
kalmadı hiçbir şeyim bak,günahım da yandı
yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme
ülkem yıkıldı heyhat,ordugâhım da yandı
köleleri her akşam duman kıldı gözlerin
başıma taç ettiğim padişahım da yandı
ilk defa böylesine tutuştu gökkuşağı
renklerim siyah oldu ve siyâhım da yandı
ondan başka ne varsa yandı,yandık sen ve ben
onu göreyim diye kıblegâhım da yandı...