Kitap yazmanın bir kusma olmadığının en iyi örneklerinden bir olan eseri bir çırpıda okudum diyecektim ama bazı metaforik döngülerde saatlerce düşünmedim desem doğru söylemiş olmam. İnsanın yaşamında döngü olan; baba ocağı, asker ocağı ve çalışma hayatıyla ilgili dönem noktalarındaki, yaşanmışlıklar ve ruhsal dehlizlerdeki müthiş sorgulama karşısında hayran kalmamak ne mümkün!
Eserde sıkça geçen rüya seanslarını okurken bir anda kendimi; Gılgamış'ın annesine anlattığı rüyadan, Aristotales'in; " En iyi rüya yorumu benzerlikleri en iyi farkedip kavrayan kişidir. ( eserdeki rüya anlatıcısı tam da bunun en net örneği) yine rüya demişken S.Freud dan bahsetmemek haksızlık olurdu diyerek onun" Rüyalar bilinçdışına giden yoldur. İçimde diri kalan yegane ilgi ve merak rüyalardır. Görüşlerine götürüverdi beni bir anda. Kitap da ustalıkla işlenen içsel konuşmalar, Vahiyin imkanı sorunsalı o keza. Akıcı anlaşılır insanı düşündüren, düşündürürken bulduran bir eser.