Merhum müellif İbrâhim Hakkı Erzurumî (kuddise sirruhû) Hazretlerinin ölümsüz eserini, günümüz insanının anlayacağı bir dilde sadeleştiren Sayın Cafer Durmuş Bey, bir röportajında, Ma’rifet-nâme'nin ağyar tarafından suistimal edildiğini; Erkam Yayınları’nın hassasiyetinden ötürü sınırlı sayıdaki paragrafın 3 cilt tutan sadeleştirilmiş neşirden çıkarıldığını şöyle beyan etmektedir:
“….Ancak bazı kişilerin merhum müellif ve eseri hakkında ileri geri konuşmalarına sebep olan sınırlı sayıda paragraf sadeleştirmede tayyedilmiştir. Fakat söz konusu paragraflar yaptığımız tıpkıbasım ve translitere ciltte aynen mevcuttur”
Sadeleştirilerek üç cilde çıkan bu neşirdeki kırpılan kısımların, “Tıpkıbasım (eski harflerle)” ve “Translite (Osmanlıca ama latin harfleriyle)” neşirlerde aynen yer alıp sadeleştirilen neşirde olmaması ilmen bir cinayettir. Bunu Cafer Bey’e mail yoluyla üzülerek söyledim. Umarım üslubumdan ötürü bana kırılmamışlardır.
Bu satırları yazan fakirin, eserin bu sadeleştirilmiş neşrini alma şevki kaçmış bulunmaktadır. Tabii siz bize bakmayınız, bu bizim şahsi fikrimizdir. Herkes istediği gibi davranmakta serbesttir. Biz, kesinlikle bu eseri almayın demiyoruz, haşa, tam tersini eseri edininiz, zira 10 yıllık bir emektir, fakat eserdeki kırpılan bölümlerin de farkına varınız. Hüsn ü niyyetle bu yazıyı yazdık.
Erkam Yayınları’nın ilmi heyeti, Ruhu’l Beyân Tefsiri’nin birinci cildinde, maalesef, “izahı zor tabii ilimlere ait bir takım bilgileri eserden çıkarmayı uygun görmüştür” diyerek bizi önceden de üzmüştü.
Aynı durum (ki buna inisiyatif diyorlar ama bence doğru değildir) Ma’rifetâame’de de yapılmış.
İzahı zor olan ilimler –bu ilimlerin ne olduğunu hakikaten merak ediyorum- acaba onları avam anlayamayacağı için mi eserden çıkarılıyor, yoksa onu çevirecek ilme sahip âlimler olmadığı için mi?
Gelelim tekrar Ma’rifetnâme’ye…
Eserden bilinçli olarak tayy edilen (amiyane tabirle, ‘kırpılan’) bölümler hakkında sual sormak üzere, kafama takılan ve gerçekleri öğrenince hâlâ üzüntü duyduğum bu mühim mevzu hakkında birkaç gün önce Kayseri Altınoluk Erkam Temsilciliği’ne gittim. Sağolsunlar çok yardımcı oldular, hatta eseri (tıpkıbasım ve translite neşirleri) orada elime alıp incelemekle şereflendim.
Eğer cinselliğe dair bölümler eserden çıkarıldıysa –ki öyleymiş maalesef- ileride param çok olunca bu eserin tıpkıbasım yahut translite neşrini edinmem gerektiğini de beyan ettim açıkça…
Cafer Bey ile önce telefon, sonra mail yoluyla hasbıhal etmeme vesile oldular. Ben yine de bu konuda tatmin olamadım. Zira bizi ağyarın itirazları ve tekfirleri değil, yârin memnuniyeti ilgilendirir. Bu fakirin memnun olabilmesi için, sadeleştirilirken dahi eserde tayy etme işleminin yapılmaması gerekiyordu.
Zaten öyle olmasaydı, merhum müellif, o kırpılan bölümleri ta en baştan eserine almazdı. Öyle değil mi?
İnisiyatif; karar verme yetkisi, öncecilik, üstünlük; eserin müellifindedir. Eğer zaten bu bilgiler ayıp ve yasaklı olsaydı, müellifler eserlerine bu sizin tayy ettiğiniz bölümleri (ister Ruhul Beyan olsun, ister Marifetname olsun) en baştan almazlardı.
Sözün özü; eğer cinselliğe dair ve kadınların güzelliğine dair kısımları okumak istiyorsanız bu sadeleştirilen neşirde bu kısımlar yok. Eğer benim gibi cinselliğe dair mes’eleleri, hanımınıza karşı nasıl davranmanız gerektiğini, yahut kadınların güzelliğine dair alametleri merak ediyorsanız, eserin ya tıpkıbasımını (ki Osmanlıca bilmeniz icab etmektedir) ya da translite (latin harfleriyle fakat yine osmanlıca olan) baskısını almanız icab etmektedir.
Zira Cafer Bey, bu fakire gönderdiği mailinde şu kısımların çıkarıldığını misal vermektedir:
“alamat-ı cemal-i nisvan = kadınların güzelliklerine dair alametleri”
Ve
“kişinin ehliyle mülaabe ve mücamaasının adabı = kişi eşiyle birlikte olurken dikkat edeceği adabı”
son olarak da diyor ki;
“benim kısaca söylemek istediğim şu; bu mevzuları bir Allah dostunun kaleminden okumak isteyen sadeleştirmelere değil, eserin aslına bakmalı. erkam yayınları da kılı kırk yaran bir hassasiyete sahiptir her konuda. (söylemediğin sözü, her zaman söyleme şansına sahipsin) bu bizim ilkemizdir.”
Saygı, sevgi ve bâkî muhabbetlerimle…