Bu kıymette bir kitabın yeniden yayınlanmasını değerli bulmakla birlikte; Ömer Seyfettin'in hayatının anlatıldığı tanıtım yazısını eleştirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Tanıtım yazısında Ömer Seyfettin'in Bab-ı Ali baskınında bulunduğu yazılmış. Halbuki bu yazıyı yazan arkadaş çok uzağa gitmeyip, Balkan Savaşı Günlüğü'nü okuma zahmetinde bulunsaydı Ömer Seyfettin'in o tarihte Yunanistan'da esir olduğunu görecekti. Hatta yazara darbe yaptırmadan evvel bir an soluklanıp günlüğün ilgili bölümüne göz gezdirseydi Ömer Seyfettin'in Bab-ı Ali baskını hakkındaki ilk bilgileri hangi kanaldan aldığını, sonraki değerlendirmelerinin neler olduğunu bile anlayacaktı. Böylesi bir acemiliği "maddi hata" olarak değerlendirmek mümkün değildir.
Öteki taraftan, hatırat yazma kültürünün yeni oluştuğu edebiyatımızda Ömer Seyfettin'in bu eserini okuyanın pişman olmayacağını düşünüyorum.