Afganistan, ölümün dünyada en değersizleştiği insanların sayıdan başka bir anlam ifade etmediği, kadınların sadece cümlelerde var olabildiği simsar ülkelerin yalnız bırakmadığı ve hallaç pamuğu gibi karıştırdığı ülke.
Evet, bir insan bir insan tarafından boğularak öldürüldüğünde kendini öldürdü denmez. Bugün de bu coğrafyada kim ne yapıyorsa failleri kendileri deyip suçu üzerlerine atmak aynı durumu özetliyor.
Şeriatın ve kaderin şahısların kişisel görüşlerine hapsedildiğini anlatan eserde doğruların yanlışlarla girift yaşayışı insanı ürkütüyor.
Dostoyevski üzerinden verilen doğruluğu yaşama kaygısı roman boyu bizle ilerliyor. İnişli çıkışlı ilerleyen eser oldukça akıcı, kendini sonuna kadar okutan cinsten.