Herzog, bir adanış hikâyesini anlatıyor ve her adanma hikâyesi gibi hakikat-sonrası çağın sinik insanına sahici gelmediği gibi “saçma”, “anlamsız” hatta “sahte” gelebilecek bir hikâyeyi. Herzog’un bu kitabı Onoda ile 1997’deki karşılaşmalarından hemen sonra değil de 2021’de yayınlaması aynı nedenle dikkat çekici. Hakikatin bulanıklaştığı bir çağa, hakiki bir hikâyeyi ve bir kahramanı hatırlatmak istiyor adeta.
Belli ki bu çılgın zaman onu “hadi artık vakti geldi” diye zorladı ve “kendi savaşı”nda da sona yaklaşan olgun bir sanatçı olarak kendine alter-ego olarak seçtiği Onoda üzerinden kendi adanmışlığını.. kendi “Don Quijote’vari duruşunu” ifade etti…
Herzog’un neden Onoda’yı seçtiği de başlı başına bir gizem! Pek Herzog’vari!
Bu kitapla Herzog bir “kefaret ödeyici” olarak Onoda’nın şahitsiz 30 yılına -kurgusal niteliğine rağmen- şahitlik ederek onun kefaretini ödemiş oluyor.