Kayıp öyküleri aslında bir çoğumuzun kayboluşunun öyküsü gibi geldi bana. Arjantin, tıpkı bizim ülkemizde olduğu gibi siyasi dönemlerin askeri darbelerle sonlandırıldığı bir kısım dönemlerde tıpkı bize benzer biçimde kayıp öykülerine sahne olmuştur. Ve pek çok genç insan, pek çok zihin ve düşünce bir kayıp öyküsünün kurbanı olarak karşımıza çıkmıştır. Ancak aradan geçen onca zamana rağmen kayıplar hala bulunamamaış ve kayıp aileleri hiçbir zaman umutlarını kesmemişlerdir. Bu kitap bir yandan da bana Omar Rivebella' nın Bir Kadının Ruhuna Ağır isimli kitabını da anıştırdı. Şunu söylemeliyim ki kayıp öykülerinden ibaret oğulsuz isimli Walter Veltroni' nin bu kitabı aslında sadece kaybolan insanların değil, onların arkasından bu kayboluş içerisinde kendilerini ve tüm sevdalarını da kaybetmek istemeyen insanların en büyük insani direnişlerini de anlatmakta ve bir varoluşu da simgelemektedir. Bizim ülkemizdfe de aynı şeylerin yaşanmış olması kitabın ilgi çekiciliğine sanırım yeni bir devinim katmaktadır. İçindeki duygusal örgü ise insanın çeşitli mekanların sıcaklıklarında ve soğukluklarında gezdirmekte aynı anda insana pek çok duyguyu yaşamaya zorlamaktadır.