Mozart Bir İnsan ve Sanat Adamı Olarak Kendi Sözleriyle Hakkındaki Yorumlar

Çepni55 06.06.2006
Müzik tarihinde yer etmiş önemli bestecilerin neredeyse tümü, ölümsüz eserlerinin yanı sıra yazmış oldukları mektuplarla da tanınırlar.
Bu yıl, 250. doğum yıldönümünde tüm dünyada anılan Wolfgang Amadeus Mozart da mektuplaşmayı seven bestecilerin başında geliyor. 35 yıllık kısacık ömrüne yüzlerce mektup sığdırmış Salzburglu büyük dâhi. Babasına, annesine, kız kardeşine, kuzenine, karısına, borç istemek için mason dostu Puchberg’e yazmış olduğu samimi mektuplar, Mozart’ın yaşamını çoğu kez en ince ayrıntılarına varana dek ‘okuyabilmemize’ imkân tanıyor. Günümüzde tamamı, en ince süzgeçlerden geçirilip yayımlanmış bulunan mektupları incelendiğinde Mozart’ın, hissettiklerini hiçbir sansüre tabi kılmadan olanca samimiyetiyle kağıtlara döktüğü rahatlıkla anlaşılabiliyor.

Mozart’ın tüm duygu ve düşüncelerini, yaşama bakışını, sanat ve müzik üzerine görüşlerini, kendi eserleri ve diğer bestecilerin eserleri hakkında yaptığı yorumları, yazdığı mektuplarda bulabiliriz. Örneğin, Mozart’ın opera yazma konusundaki tutkusunu ele alalım. Bestecinin tüm verimi içerisinde ayrıcalıklı bir yere sahip olan operaları, yazım süreci itibarıyla Mozart’ın tüm kariyerine yayılmıştır. Örneğin, 2 Şubat 1778 tarihinde babasına Mannheim’dan yazdığı mektupta şöyle diyor: “En büyük arzumun opera yazmak olduğunu biliyorsun. Opera besteleyen herkesi kıskanıyorum; ne zaman Almanca değil de İtalyanca ve komik değil de ciddi bir operanın bir aryasını duysam ya da görsem, üzüntüden neredeyse ağlayacak gibi oluyorum.”

Mozart’ın, çocukluğundan başlayarak sürekli evinden uzakta, seyahat eden bir piyanist ve besteci olması, onun böylesine velud bir mektup yazarı olması sonucunu doğurmuştur diyebiliriz rahatlıkla. Daha altı yaşında başlayan şu gezi trafiği, bu yargımızı doğrular niteliktedir: 1756 yılında doğan Mozart, 1762’den, öldüğü yıl olan 1791’e kadar neredeyse her yıl, o sırada yaşamakta olduğu şehirden başka bir şehre seyahat etmiştir. Bu geziler elbette ağırlıklı olarak konser verme amaçlıydı. Mozart, yaşamında epeyi bir yer kaplayan bu seyahat olgusu üzerine şunları yazmış babasına, 1778 yılında Paris’ten gönderdiği bir mektupta: “Seni temin ederim ki bizler eğer seyahat etmezsek (en azından sanat ve bilim adamları) sefil yaratıklarız. Sıradan yeteneği olan biri seyahat etsin veya etmesin hep öyle kalacaktır, fakat üstün yetenekli biri (tamamen öyle olduğumu inkâr edemeyeceğim) sürekli aynı yerde kalırsa bozulacaktır.”

Mozart’ın mektuplarının tamamı dilimize ne yazık ki henüz çevrilmiş değil. Ama, ne mutlu ki, en azından küçük bir kısmı artık Türkçede. Bileşim Yayınevi’nden geçenlerde çıkan, “Bir İnsan ve Sanat Adamı Olarak Kendi Sözleriyle Mozart” kitabını Friedrich Kerst kaleme almış. Fotoğraflar hariç, 135 sayfa tutan bu kitapta yalnızca mektup metinlerine yer verilmemiş. Kerst’in, Mozart’tan seçtiği kimi mektupların yanı sıra, bestecinin yaşamından çizgilere de yer verdiği satırlar en az mektuplar kadar ufuk açıcı.

Kerst’in kitabına aslında bir Mozart biyografisi olarak da bakılabilir. Yazar, bestecinin mektuplarından yapmış olduğu derlemeyi farklı başlıklar altında bir araya getirmiş. Örneğin, “Eserlerinden küçük parçalar” başlıklı bölümde, besteleri üzerine ileri sürdüğü görüşlere yer veren mektupları, “Kendine saygı ve onur” başlıklı bölümdeyse, yaşadığı dönemde karşılaştığı hadiseler karşısında takındığı tavırları, incindiği veya gururlandığı anları ifade eden mektuplara yer verilmiş.

Kerst’in, bölümlerin neredeyse hepsinin başına, mektupları sıralamadan önce yerleştirdiği minik açıklamalar, okuru işlenen konu hakkında az da olsa bilgilendirdiği için yerinde. Kitabın sonunda, Mozart ve dönemi üzerine zengin bir de fotoğraf arşivi var.

serhan bali - kitapzamanı
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla