Susan Bir Yerin Dili Hakkındaki Yorumlar

Feridun Andaç'ın 'Susan Bir Yerin Dili' isimli kitabındaki denemeler, yazma edimine odaklanmaları ve edebiyata dair genel bir okuma imkânı sunmaları yönüyle ilgiye değer.

Andaç yazıyı bir ifade biçimi ve bir oyun olarak tasarlamaktadır. Susan Bir Yerin Dilinde'nin de asıl kuşatıcı fikri, metnin hem bir ifade biçimi hem de tüm yönleriyle tasarlanan bir oyun olmasıdır. okumaya değer bir eser. herkese tavsiye ederim.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
tan0006 12.11.2006
Sanat, hayatın verili haliyle yetinmeyen insanın başlıca icatlarından. Bu icat, kendisini keşfeden için, genel dilden, genel hissedişten bağımsız, kendisini özgün kılmayı amaçlayan bir araçtır. Çünkü genel dil, birey için yıkıcıdır da. Genel olanla yetinmek, ortalama bireye delalet eder ki, bu, ayrıksı birey için kıyametin kendisi anlamına gelir. Sanat tarihi, bu genel dille yetinmeyen, kendi dünyasını kurma derdine düşen isimlerle dolu. Bu tarihin iz bırakan aktörlerine bakıldığında, hepsinin kendisi için bir dünya ve bu dünyanın kendine has dilini kurma derdinde oldukları görülür. Edebiyat, sanatın 'söz sanatları' denilen alanına girer. Bir ressam nasıl ki, yaptığı resimlerle kendi dilini oluşturmaya çabalıyorsa, edebiyatçı da kendi kelimeleri, üslubu, imgeleri ve düşünüş tarzıyla kendi dilini yaratmayı amaçlar. Neyin sanat olduğu ve neyin gerçek anlamda bir edebi sanat ürünü olabileceği tabii ki tartışma konusudur. Fakat buradaki temel ölçüt, şimdilik daha iyisi bulunamadığı için, hâlâ zamandır diyebiliriz. Geniş anlamıyla sanatın, zamanın sınırlarını aşan, geleceğe kalan ve yaratanını da hafızalardan silinmeyen bir yere oturtan olması yönüyle, insanın varoluş sıkıntısını dillendirdiği, bu suskunluğa karşı bir ilaç olduğu gayet açıktır. Edebiyat sonsuz suskunluğu dillendirme aracıdır. Dolayısıyla edebiyatın insanın varoluş kaygısıyla bire bir bağı var. Çünkü bu dil bir ifade biçimidir de. Bir mimar, yaptığı eserle sonsuzluğa ulaşmak, yarına kalmak ister. Yazarın derdi de tamı tamına budur.
Feridun Andaç'ın bu yazıya konu etmek istediğim Susan Bir Yerin Dili isimli kitabındaki denemeleri, yazının yukarıdaki anlamıyla sanatsal yönüne vurgu yapmaları, yazma edimine odaklanmaları ve edebiyata dair genel bir okuma imkânı sunmaları yönüyle ilgiye değer. Burada ilk etapta bir ifade biçimi olarak yazı, bir sorun olarak yazı ve bir oyun olarak yazı yer alır. Andaç'ın yazının bu üç yönünü ifade ederken yaptığı edebiyat seyri, yani yazarlardan yaptığı alıntılar, kendisinin okuma deneyimleri, bir metne başlarken göz önünde bulundurduğu şartlar, yani kendisinin 'yazı seremonisi', denemeleri daha zengin, daha zevkli bir okumaya dönüştürüyor.
Susan Bir Yerin Dili'ndeki denemeler, yazarın yazmayı merkeze alan özellikleriyle öne çıkıyor. Yazmayı merkeze almak, hayatı bu edimle karşılamak anlamına gelir. Çünkü yazmak, bu denemelerde görüldüğü şekliyle, kuşatıcı, hayat karşısında bir gerçekliği olan, hatta kendisini yaratan yazarın yaşamla bağlarını sağlamlaştıracak, deyim yerindeyse onu hayata bağlayacak bir özelliğe bürünmüştür. Yazı burada, yazarın okuyucuyla giriştiği bir oyun olmasının yanı sıra, onun kendisini bire bir ifade edebileceği bir araç olarak tasarlanması anlamında da başlı başına bir öneme sahiptir. İşte Andaç'ın bu denemeleriyle göstermek istediği, yazarın kendi metniyle kurduğu bu güçlü bağdır. Gündelik hayattaki her pratik yazıyla anlamını bulur ve yazıyla kavranır gibidir. Örneğin, Andaç'ın denemelerinde, bire bir kendisini imleyen kahraman, bir kafeye bile giderken, aslında bu kafeyi bir yazı malzemesi, yazı malzemesi olmasa bile, başka metinlerin yaratılacağı bir mekân, yani dolaylı bile olsa bir 'yazı aracı' olarak tasarlar.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla