Öncelikle bir doktor adayının muhakkak okuması gereken kitaplardan bir tanesi. Hekimliğin sırf para için yapılan bir meslekten ziyade bir yaşam tarzı olduğunu, bir hekimin her şeyden önce insanı merkeze koymak zorunda olduğunu anılarla çok güzel öğreten akıcı bir kitap. Son bölümlerde anılar tekrarlansa da yazarın yaşı göz önüne alındığında canınızı sıkmıyor. Müeyyet Boratav hekimliğini o günlerin Türkiye'sinde dahi ideolojik görüşlerin üstünde tutuyor ve her kesimden insan tarafından takdir topluyor. İlgimi çeken bir paragraf şöyleydi:
"1980 ilkbaharında bana bir telefon geldi. Telefonda genç bir ses, "doktor bey ben ülkücü bir gencim. Biz sizi severiz. Kesin tehlike var. Birkaç gün muaynehane ve dispansere gitmeyin, rica ederim. " dedi. İki - üç gün muaynehane ve dispansere gitmedim."
Gerçekten de o günlerde silahlı saldırılar oluyor o bölgeye. Tavrını doğu/yanlış bulabilirsiniz fakat önemli olan gerçek bir hekim olmanın ayrıcalığı sanırım.