Sevgili Optimus, Koontz un ve romanlarının az bilindiğini nereden çıkarmış anlayamadım. Herhalde o da kitap okumaya Da Vinci Şifresi ile başlayanlardan ve dünyadaki tek yazarı Dan Brown sanıyor. Oysa Dan Brown isimli medyatik senaryo yazarı henüz kısa pantolon giyerken dahi Koontz büyük bir yazardı. Tek talihsizliği King ile karşılaştırılması ve onun gölgesinde kalmasıdır. Oysa ki her ikisi de mükemmel birer korku-gerilim yazarı olan Koontz ve King in tarzlarının arasındaki mesafe, ABD de ikamet ettikleri ve romanlarının geneline mekan olarak kullandıkları California ile Maine arasındaki binlerce kilometrelik mesafeden çok daha fazladır. Romanları, kategori ağacının ilk seviyesinde aynı kategoride gibi algılansa da, aslında çok farklı yazarlardır, karşılaştırılamazlar.
Nöbet, Yabancılar, Soğuk Ateş gibi ilk dönem romanları ile ünü 70 li yıllarda hemen yakalamış olan Koontz, daha sonra 90 ların ilk yarısında ardarda okurlarında hayalkırıklığı yaratan romanlar üretmiştir. O dönemi herhalde kendisi için bir para basma dönemi olarak gördü, bilmiyorum. Ama ardından Gecenin Karanlığında ile başlayan bir değişim süreci yaşamış, bu süreç kitaplarına direkt yansımış ve karşımıza olgunluk döneminde bambaşka bir Koontz çıkmıştır ve en az ilk dönemi kadar da başarılıdır. Tarzını o kadar yenilemiştir ki bazen romanlarındaki kahramanlarının birisinin bir köpek olması dışında eskisi ile bağ kurmakta bile zorlanırız.
Frankenstein ise Koontz un bir başka denemesidir : Fantastik Gerilim. Ama konu orjini Koontz tarzı ile bütünleşmiş ve -bu türde başka denemeleri de olacak mı bilmiyorum ama- henüz ilk denemede çok başarılı bir ürün ortaya çıkarmış. Üçüncü cildi sabırsızlıkla bekliyorum her Koontz okuru gibi.