Bugün herkesin gündemini işgal eden İslam-Batı ilişkileri, insanlığın ortak hafızasını nasıl kullanmamız ve paylaşmamız gerektiği konusunda önemli ipuçları sağlayan bir uygulama alanıdır.
Batı dışı toplumların tarihin dışına itilmişlik duygusuyla yaşadığı, gerildiği ve bunun bir sonucu olarak ölçüsüz, radikal ve marjinal fikirlerde çıkış yolu aradığı bir dünyada insanlık nasıl bir paylaşım modeli üzerinde anlaşacak? İslam ve Batı toplumları arasındaki etkileşim alanları, rekabet hissi, çatışma alanları ve uzlaşma zeminleri hangi dinamiklerden besleniyor? Bu süreçte din, tarih, siyaset, etnik kimlikler ne kadar rol oynuyor? Bu tarihi sadece bir savaşlar ve çatışmalar tarihi olarak okumak ne kadar doğru? Bu iki kültür ve medeniyet havzası birbirlerini bundan sonra nasıl görecek ya da görmeli?
Elimizdeki kitap, bu sorulara yaklaşık 1400 yıllık bir tarihin sunduğu imkanlar çerçevesinde cevaplar bulmaya çalışıyor... İslam ve Batı medeniyetinin karşılaştırıldığı, okunası bir eser.