afkanistan, buzkaşi, atlar ve hırs...
bazen derinde saklı duran, bazense yüzeye çıkan baba-oğul çekişmesi...
yazarın çok güçlü anlatımıyla bazen hindukuşunun efsanevi yokuşlarını tırmanmak, bazense bozkırın kokusunu alarak at sırtında dört nala koşturmak; ölümcül buzkaşide, at sırtında urazla birlikte dövüşüp, zaferin coşkusunu ve yenilginin acısını birlikte tatmak mümkün.
kitap çok güçlü tasvirler ve insan doğasına ilişkin mükemmel tespitlerle dolu. konaklamış olduğu handa, diğer insanlar ve hayvanlarla birlikte yatan urazın kendini sıradan insanlardan bir insan olarak gördüğünde yakaladığı mutluluk, kibrin verdiği yalnızlık ve yalnızlığın neyin bedeli olduğunu urazla birlikte düşünürsünüz...
kitaptaki deyimle "yapısı kaderden ve kendinden her zaman daha fazlasını bekleyen türden" olanlara şiddetle tavsiye ediyorum.