eli bıçaklı sekiz kişinin istanbul yeşilköy'deki latin katolik kilisesine girerek
ibadet eden vatandaşları ölümle tehdit etmeleri ile aynı günlere denk gelen günlerde
bu romanı okuyor olmak enteresan bir raslantı oldu benim için,
romanın geçtiği zamanlar ve mekanlar değişse de yıllar geçse de
günlük hayatta iktidardaki anlayış ne yazık ki değişmiyor,
faşist ırkçı ayrıştırıcı ötekileştirici tutum ve davranışlar hiç eksilmeden hatta artarak devam ediyor,
bu topraklarda yaşayan azınlıkların yaşam biçimleri gelenek ve görenekleri yemeklerinin anlatıldığı
bu kitap bu açıdan çok önemli bence,
aşk öyküleri ve yemek tarifleri ile bezenmiş bu roman
dantel gibi ince ince örülerek gelen yapısından sonra
özellikle son yüz sayfasında inanılmaz bir tempo kazanıyor ve müthiş bir sürpriz sonla bitiyor,
kitaptan bir alıntı ile bitireyim;
kırılanın sesi daha derinden gelir
ve hikayeler bitmez hayat devam ettikçe bitmez
bu ihtimali hiç unutmamalıyız,