E-Dergi

türkçede yazılmış bir polisiye okuyabilmek için kitabı ve yazarını hiç tanımadan sadece remzi kitabevinin yayını olduğundan alıp okuduğım bu roman;ilkokul 4/5. sınıf müsamereleri ya da kötü bir tv kanalındaki çok kötü bir dizi filmi seviyelerinde,öyleki roman kişleri arasında olayın çözümüne ilişkin geçen konuşmalar o kadar ilkel ve bilindik. oysa ki iyi polisiye edebiyatın kremasıdır,ne yazık ki türkçe yazılmış örnekleri çok az...

ne yazık ki yazarın piyasada temin edilebilir türkçe basılmış tek kitabı,
geç keşfedilmiş ve fakat müthiş tat alınmış mükemmel bir yazar ve kitabı,
klasik polsiye severler için şiddetle önerilir...

usta çizerden çizerlerin ustasından
usta yazarlığa yazarların ustalığına adım adım...
metin kaçan'ın ağır roman'ı nı anımsatıyor yer yer...
gözlem ve betimlemeler müthiş...

boşuna hasan ali toptaş olunmuyor hayatta,
her kelimesi her cümlesi her paragrafı özenle seçilmiş,
şiir gibi bir roman mı yoksa roman gibi şiir mi bilemedim,
yazacaklarını her zaman özlemle bekledik bekliyoruz ve bekleyeceğiz,
umarım yenisini daha kısa sürede demlendirir...

şiir gibi bir roman,
nerede ise her cümlesi bir dize,
insanın hepsini aklında tutası geliyor,
ya da roman gibi bir şiir,

kelebeğin rüyası filmi ile yeniden anımsanan
muzaffer tayip uslu rüştü onur ve can dostları kemal uluser'in
kısacık ve fakat sıcacık yaşamöyküleri
yarı belgesel bir romana dönüşmüş irfan yalçın'ın elinde,

bu gençler mi çok güzel
şiirleri mi çok güzel
o zamanlar ve o mekanlar mı çok güzel
yoksa irfan yalçın'mı çok özel ve çok güzel...
belki de hepsi çok güzel...