E-Dergi

Kitap 15 farklı hayat kadının ağzından hayat kadını olmayı anlatması açısından hayat kadınına ilişkin klişeleri alt üst edici bir özellik taşımakta. Anlatılan hikayeler,hayat kadınlarına atfedilen Türk filmi vari "gazozuna ilaç atılan genç kız" hikayesi veya "merdiven silse siler"ci katı ahlakçı tutumların hiçbirinin gerçek hayat pratikleriyle birebir örtüşmediğini göstermekte. Nitekim her meslek gibi bu meslek de tercih meselesi olabilmekte veya dünyadaki çoğu insan gibi seçeneksiz bırakılmışların belki de elindeki tek seçenek olması hasebiyle insanlar hayat kadını olarak hayatlarını kazanmaktadır. Hikayeleri baştan aşağı yorumsuz ve ön yargısız okunması halinde bu sektörde çalışmak istemediği halde çalışmak zorunda bırakılanlara yaratılabilecek alternatifler hakkında bir fikir sahibi olunması da olası

Bejan Matur madalyonun ote yuzunu cevirmeye calısırken takındığı ne şiş yansın ne kebap tavrı kitabın samimiyetine ciddi anlamda gölge düşürmüş. Ancak yazılı ve sözlü basında çokça rastlayamayacağımız insan hikayeleri sunması açısından başarılı bir kitap olmuş diyebilirim.

Kitap distopyalar arasında en azından ülkemizde o kadar bilinmeyen ancak ve ancak bir o kadar da değerli bir kitap. Kadınların yok sayıldığı ve üreyebilme yeteneklerine göre sınıflandırıldığı bir dünyada kızını arayan bir damızlık kızın öyküsü ... Kitabın dili akıcı, çeviri ise oldukça iyi...
Damızlık kızlar, nükleer savaslar sonucunda kısırlıgın oldukca yaygın olduğu bir dünyada yüksek rütbeli asker ve memurların çocuk sahibi olabilmeleri için onların bir nevi odalığını yapan kölelerdir. Bu kadınların isimleri yoktur, hepsi ait oldukları efendilerin ismiyle birlikte anılmaktadır. Kitapta bize Fred'inki nin gözünden kadınların yok sayıldığı, insanlığın aşırı dindarlığın ucunda sürdürdükleri bir yaşantı sunulmakta.

Kitapta anlatılanlar büyük bir ölçüde Stalin döneminde Sovyetler'de yaşananlardan esinlenilmiştir denilebilir. nitekim kişilerin buharlaştırılması uygulaması Stalin döneminde görülebilir... İnsanların zülmü ve baskıyı sorgulamadıkları, hatta ve hatta insanların iki dakikalık nefret uygulaması sırasındahep bir agızdan oldukça histerik bir biçimde goldstein i kotulemesi bu içselleştirmenin en önemli örnegi olarak görülebilmektedir.
Orwell yıllar önce yazdığı bu roman distopik romanların içinde haklı olarak en ünlüsü ve en çarpıcısıdır. Zira günümüz dünyasından bakıldığında teknolojinin ilerlemesiyle bireyin üzerindeki kontrolun arttığını görebilmek hiç de zor değildir. Ote yandan tıpkı Hayvan Çiftliği kitabı gibi bu kitap da uzun yıllar boyunca anti komunist propagandaya alet edilmiştir. Ancak ve ancak Orwell,ki kendisini sosyalist olarak tanımlamak hiç de yanlış olmaz, kitapta komunizmi/sosyalizmi eleştirme gayesi gütmemiş aksine devletlerin biçimi ne olursa olsun baskının ve tek sesliliğin olduğu yerde bireyin özgürlüğünün ve yaratıcılığının kısıt altına alınacağını vurgulamıştır.
Son olarak kişisel yorumum, Hayvan Çiftliği ile birlikte bu kitap her evde bulunması gerekli kitaplardan

Orwell bu kitabında diktatörlüğün ne olduğunu oldukça net ve akıcı bir biçimde anlatmakta, nitekim kitap yazımının üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala heyecanla okunabilinen bir eser konumunda. Öte yandan soguk savas doneminde komunizm karsıtlıgı propagandasında söz konusu kitabın kullanılması ise orwell'in kitabında anlatmaya çalıştığı özün dürüst ve etik olmayan bir biçimde çarptırılmasından başka birşey değildir.