Toplam yorum: 3.253.600
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
harputelazig Tarafından Yapılan Yorumlar
Yazarımız Johann Wolfgagng Von Goethe’nin bu kitabın da baş kahramanımız Wertherin yakın arkadaşı Wilhelm ile mektuplaşmasından oluşuyor. Werther; dans partneri Lotte ile karşılaşıyor ancak sözlü olan Charlotte'a (Lotte) yoğun duygular hissetmeye başlıyor. Lotte bunu biliyor ancak toplumsal baskıdan dolayı nişanlısı Arthur ile evleniyor.
Werther çok seviyor ama çıkmaza düşüyor ne gidebiliyor ne de karşılık bulabiliyor. Bu aşk onun derin ıstırap içinde sonu gelmeyen çaresiz bir uçuruma sürüklüyor. Çok derin duygular besleyen ve tutkulu bir aşığın tek taraflı mı yoksa karşılıklı mı olduğu pek de anlaşılmayan bu durum acıyı kat kat artıyor suçluluk duygusuna sebep oluyor ve tek çare ölmek olduğunu düşünerek o kişi benim diyor kendisini seçiyor. Melankolik duygular içinde gerçek aşkı bilip, imkansızlığı çekenlerin ve istediği mutluluğu yakalayamayanların limanı; kendini bulacağı bir kitap. Sonunu okuyunca öğrenin diye yazmıyorum.
️ kitapla kalın.
Tolatoy öykü kitabı gerçekleri acımasızca yüzüne vuruyor. Anna Karanina’dq olduğu gibi burada da olayın içinde yaşıyor ve sorguluyorsun kendini bu güzel ama genel olarak kötü yıkıcı bir konuyu ölümü ele almış yazar ve bir kaç sayfada bile okuyanı en acı gerçekte eziyor yazar. ivan İlyiç toplumun tüm kurallarına uyan, iyi bir kariyer, iyi bir aile kuran mutsuz bir evliliğin ve bazı iş zorluklarının üstesinden geldikten sonra, gerçekten de gerektiği gibi yaşayıp yaşamadığını sorgulatacak hiç beklemediği bir gerçekle karşı karşıya kalıyor. Ta ki İvan İlyiç çok basit bir kaza geçirene ve bu kaza yüzünden sağlığı bozulana dek. Karısının ve arkadaşlarının sanki ilgiliymiş gibi davranıp sadece kendi çıkarlarını düşündükleri sahte hayat. İnsanın hayatına kendi ölümü kadar yabancı çok az şey olduğu düşünüldüğünde acı gerçekle yüzleşiyor. Kitapta şöyle bir cümle geçiyor ve kafamda bunu sorgulayıp durdum gün boyu “ Ya bütün hayatım bir yanlıştan ibaretse” yazar bu cümle ile hayatı sorgulatıyor
Kurgunun iç içe geçtiği en uzun öykü kitabı 1925’te yayımlanan eser 20. yüzyılda da okurunu etkiliyor. Gregor Samsa kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak uyanıyor bu kişinin yaşadığı zorlukları ve yaşadığı çaresizliği anlatıyor. Kendini kurguladığı böceğe dönüştürerek o ruh haliyle aslında ev ortamında ailesinin nasıl neler yaptığını kendisine nasıl davranıldığını öğrenmiş oluyor.Anne-baba ve en önemlisi de çok sevdiği kızkardeşi Grete’nin kendisi için yaptıklarını düşündüklerini konuştuklarını Gregor’un kendini bir böcek olarak hissettiği bu döneminde onların gerçek yüzlerini görmüş olmanın verdiği acıyı anlatıyor. Ailesinin onu kendi haline bırakması ruhsal çöküntü oluyor. Grete beni en çok şaşırtan karakter oldu bu hikayede. Özelikle kitabın sonunda abisi Gregor’dan böyle bir vazgeçişi ondan hiç ama hiç beklemiyordum. Ailesine kendini adamış biri olan Gregor Samsa’nın ise sonu hiç böyle olmamalıydı. Kitap genel olarak o kadar karmakarışık duygular hissettirdi ki hüzünlendirdi.
Aşk olgusunu metafizik, biyoloji ve irade felsefesi açısından ele aldığı kısa ama yoğun bir felsefi metin ve ben Schopenhauer'un olaylara gerçek yaklaşımını ve felsefesini seviyorum. 76 sayfalık bir kitap olduğuna bakmayın kısa ama kapsamlı bir kitap. Yazar bizler her ne kadar kendimiz için seçimler yaptığımıza inansak da aslında temelde türün devamlılığı için seçimler yaparız, diyor ayrıca bu durumun eş, sevgili vs. seçimlerinde dikkat ettiğimiz şeylerin (geniş omuz, dar kalçalar, cesaret gibi) türün devamlılığı ile ilgili olduğunu iddia ediyor ama evrimsel açıdan baktığımızda anlamlı geliyor. Doğuştan kadınlarda bir kötülük olduğunu savunup erkekleri daha değerli olduğunu da iddia ediyor. Erkeklerin çok eşliliğini de savunuyor. Bu durumda eleştirilecekte savunulacakta tartışılacakta çok şey var.
Olumsuz düşünerek olumsuz durumları çekebilme ihtimali bile insanı olumlu düşünmeye zorlayan bir farkındalık olduğu belirtilmiş. Öyle güzel bir kitap ki okudukça geçmişini, geleceğini, isteklerini, hırslarını düşünerek çok isteyerek gerçekleşen hayallerini gözünün önüne getiriyor tekrar hayatında bir kez bile olsa o titreşimi yakaladığın anların olduğunu anlıyorsun ve kendini tekrar tekrar sorguluyorsun. İşte bu nokta da aslında istediğin her şeyi kendi içinde, hislerinle duygularınla inanışlarınla değişebileceğini bir kez daha görüp ve hissetmenin ayrı bir deneyim olduğunu sevinçle karşılıyorsun. Kesinlikle tavsiyemdir.