E-Dergi

Kitapta 1930'ların Kemalist tarih yorumuyla hareket edilmiş. Sadece Türk Tarih Tezi'nin biraz daha yumuşatılmış halini oluşturmuş. Efsanelere, rivayetlere ve olasılıklara dayanan bir teori ne kadar sağlam temeller üzerine oturtulabilir ki? Tarih bilimine bu tarz bir romantizmle bakmak tehlikelidir, kitap bu hataya düşmüş. Fakat buna rağmen eserde önemli saptamalar da bulunuyor: medeniyetin başlangıcının Doğu'da olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Her şeyi Antik Yunan'a atfetmenin yanlışlığını ortaya koyuyor. Coğrafyamızdan kaçırılan önemli tarihi miraslara değiniyor. Sinan Meydan isimli genç bir Kemalist tarihçinin eseri olan bu kitabın bazı romantik öğelerden arınması gerekiyor.

Nihal Atsız şovenizm boyutlarına varabilecek derecede milliyetçi, zaten kendisininde belirttiği üzere ''ırkçı'' bir şahsiyettir. Fakat her şeyden öte, Türk tarihi üzerine oldukça bilimsel çalışmalar ortaya koymuş, Türk irfanına eşsiz bir tarih yorumu katmış eşsiz biridir. Yaşadığı dönemin konjonktürüne uyarak ırkçı bir tavır sergilemiş olması ona karşı karalama kampanyası gütmemizi gerektirmemelidir. Türk tarihi üzerine bilgisini, tefekkürünü ve mukayesesini ortaya koyan Nihal Atsız'un bu eserini Türk tarihe ilgi duyan herkesin okuması gerekmektedir.

Hazretin verdiği misaller hep Batı'dan olsa da, ''Bu Ülke'' isimli eseri, gerçekten bu ülkeye seslenebilmiş. Tam bir Avrupa kültürüyle yetişmiş olan Cemil Meriç üstadımızın, Avrupa'ya karşı bu denli cephe alışı tezatlık olarak yorumlansa da, ben bunu bir öze dönüş olarak algılıyorum. Osmanlı ahlakı, İslam harfleri ve ihtişamlı bir mazimiz varken, geçmişimizden utanç duymaya başlamamız, ve utancın yerini unutkanlığa bırakmasına mükemmel bir şekilde tarif etmiş Cemil Meriç. Büyük bir entelektüel, büyük bir alim.
''Kıt'aları ipek bir kumaş gibi keser biçerdik, kelleler damlardı kılıcımızdan. Bir biz vardık cihanda, bir de küffar.''

İsmail Hami Danışmend koyu bir Türkçü görüşe sahip olduğu sebebiyle bu tefekkürünü eserine fazlasıyla yansıtmış. Sırf bundan dolayı Danışmend'i objektif olmamakla suçlayabiliriz lakin kitapta önümüze çıkan geniş ve güvenilir kaynaklar, inandırıcı ve ikna edici yorumlar ve bilimsel olma hususunda gösterilen hahişkâr tavır takdir edilmelidir. Önemli bir eser, eski Türklerin Araplarla olan münasebetlerini, Türkler ile ilgili iddia edilen hadisler, Kur'an'ın tarihçi perspektifinden yorumlanması kitabın ana esaslarını oluşturuyor.

Kitabın yazarının tarih konusunda bilgi dağarcığının pek kıt olduğunu kanaatindeyim. Fatih Sultan Mehmed'in vizyonunun genişliği yabancı bir kaynaktan idrak edilmek istiyorsa Franz Babinger'in eseri okunabilir, John Freely denilen fizikçi bu tür iddialı eserler varken ancak birkaç sansasyonel iddia taşımayı amaçlayan pek mühim olmayan fasulyeden kitap çıkarmış olmuş. Bu benim tenkidim, yazar Fatih'i bu denli derin yorumlayacak anlayışa henüz pek sahip değil gibi gözüküyor.