E-Dergi

aslında yazarın anlattıkları bence yadırganacak ya da yahudileri antipatik yapacak şeyler değil. talmudun öğretileri yolunda hareket eden her yahudiden beklenen şeyler. asıl mağdurlar! üzerinden mağduriyet devşiren ensest bir topluluğun yaptıklarını bolca bulunduruyor.
ilerleyen zamanlarda holokostun tekrar küllerinden doğması hiçbir siyonistin dünyanın hiçbir yerinde rahat adına zerre bir umut bulmaması temennisiyle.

bunu bir müslüman olarak değil sadece objektif olarak yazıyorum ki;
daha 30 lu sayfalarda gülmekten kırıldım. kendini fazla ciddiye alan bir fikir fukarasının elinden çıkmış (ancak elden çıkar çünkü beyin kullanılmamış).muhaddis olmuş, müfessir olmuş yeri gelmiş fakih olmuş. ama bırak abdesti bir elini bile yıkamamış, bir ağzını bile çalkalamamış. herhalde kitabını! sadece kendi zeka seviyesindekilerin okuyacağını zannetmiş ki, sallamış da sallamış.
klasik türk hastalığıdır. yanındakilerin konuyla ilgili bilgilerinin olmadığını farkettiğinde Allah ne verdiyse sallayan tip. türk dedim ama sadece el alışkanlığı.
son olarak.
kitapyurdu sitesinden özür dileyerek, bir avuş çekirdek parasına aldığım bu kitap, bir avuç çekirdekten dilenecek özrü hakediyor.

ehl-i beyt hakkında kendinden menkul kaynaklarla yazdıklarını desteklemese daha popüler olabilirdi. velayetci kafa tarafından abartılı iltifat alıyor.

İbn-i Sina'nın , Arifler ve Olağanüstü Hadiselerin Sırları kitabını bu kitaptan önce okuduğum için biraz daha anlaşılırlığı oldu. demek ki insan molla sadra da olsa şia kafasından kurtulamıyor. olaylara mantık çerçevesinde bakacak olan bir felsefecinin hala daha mistik şia öğretilerinin peşinden gitmesi mantıklı değil.

kitabın sonundaki nasihat, ''ben biliyorum'' kibrinin sahiplerine karşi mütekebbir bir duruş olmuş. ve taşın gediğe oturması budur işte. biliyorsun da, ibn-i sina kadar mı biliyorsun derler adama?
merak edenler son iki sayfaya göz atsınlar.