Toplam yorum: 3.253.600
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
Pınar Zengin Tarafından Yapılan Yorumlar
Bir dönem romanı diyebilirim. Hemen hemen kurtuluş savaşının ardından yaşanan mübadeleyi ve sonrasında olanları anlatıyor.
Kitap tam anlamıyla Girit ve çevre adalarda, çevre anakaralarda yaşayan Osmanlı'nın zaman zaman uyguladığı iskan politikasıyla yerleştirilmiş Türkler ve yöre halkının iç içe yaşamasıyla, dönem olarak yaşanan iç karışıklıklar ve savaşları ufak ufak işlerken bir müddet sonra Türk ailelerin yerlerini bırakıp mübadele komisyonlarıyla kalan Osmanlı topraklarına, şimdiki Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisindeki yaşayan diğer Rumlarla yerlerinin değiştirilmesi ele alınıyor. Yaşanan zorluklar sade ve akıcı bir dille anlatılmış.
Bu kitapta, Abdülhamit döneminin son zamanlarından Birinci Dünya Savaşı'na kadar geçen zaman dilimine kadar hemen hemen 3 kuşağın öyküsünü tanıklık ediyoruz. Olayların çoğunluğu Elazığ ve çevresinde geçiyor.
Anlatım olarak sade ve akıcı bir dili bulunan heder agacı kitabıyla iyi ki karşılaşmışım. Zevkle okuduğum bir kitap oldu kendisi.
"İyilik ve kötülüğün birbirinden ayrılmaz kardeşler olduğunu düşündü Hüseyin."
Mehmet Rauf'un yazmış olduğu define adlı kitabın devam kitabı sayılır. Yine akıcı bir dille yazılmış eser diyebilirim. Şöyle ki, kan damlası kitabı define adlı kitaba nazaran daha polisiye konumunda denilebilir. Çünkü define kitabında suçlu-polis ilişkisinden ziyade başa gelen olaylar söz konusu olmuş, kan damlası daha polislik olaylar içermektedir.
Mehmet Rauf'u okuyan zaten kalemini bilir, fazla sıkılmayacağınız, dönem koşulları göz önüne alındığında kriminal olanakların olmadığı fakat akıcı, sürükleyici bir kitap olduğünu söyleyebilirim. Okumanız tavsiyemdir.
Kısa bir şekilde yazılmış, yazarın hayatında yazdığı kitapların sonuncusudur.
Bir otobiyografik eser olarak ifade edilebilir mi bilmiyorum ama yazar ana karakter olan Andreas'ı oluştururken kendi hayatından esinlenerek ortaya çıkarmış. Kendisi de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla yurtsuz ilan etmiş ve bir dönem sefil bir hayat yaşamış.
Akıcı bir dille yazılan aziz ayyaş efsanesinde, ana karakterin dindar bir ayyaş olan Andreas'ın Paris’te köprü altında yaşarken yaşam koşullarının değişmesine neden olan mucizevi olaylarla karşılaşmasını anlatılıyor. Okumanız tavsiyemdir.
Öncelikle kitap hakkında şunu belirtmem gerekir; yazar bu kitabı 15 yılda yazmış. 1950'lerde yazılmaya başlanan bu kitap, Londra'nın gri çürüyen atmosferini ve göz kamaştırıcı Yunanistan'ı anlatan, insanlığın yaşam ve sanat konusundaki aşkınlığına ve arayışına dair yazılmış bir kitap.
Kitaba gelecek olursam, betimlemelerin uzun olması, kurgusu başarılı ve kitabın dilinin biraz ağır olması sebebiyle okuması biraz zaman alabilir. Hem konusunun ağırlığı hem de uzun betimlemelerin olması sebebiyle herkesin sevebileceği bir kitap değil. Ayrıca daha sakin bir zaman diliminde yavaş yavaş okunması taraftarıyım. Kitabı tavsiye ederim fakat bu türde okuyanların kesinlikle kitaplıklarında bulundurması gereken bir kitap.