E-Dergi

Yazarın okuduğum ilk kitabı bu oldu. Diğerlerini de okumak istememe vesile olacak kadar güzel ve olaylar arasında kopukluklara meydan vermeyen bir casusluk macerası. Daha akıcı bir Türkçe ile çevrilmiş olsaydı çok daha güzel olurdu kanaatindeyim. Siyah-beyaz bir casusluk filmi izler gibiydim, kitabın sonuna kadar.

Bu kitap, sadece sabah namazı değil, tüm vakitlere hitab eden bir eser.
Gaflet kelimesi görünüşte uyku, Yaradanın nimetlerinden habersiz olma, ilahi mesaja sırt dönme gibi manalar taşır ama bir de bildiği, inandığı halde İHMAL ETME anlamı var ki Cemil Hocamızdan Alah razı olsun, bu noktaya dikkat çekmiş.
Manevi bereketinin bol olacağına inandığım bu eser İHMAL ETME noktasındaki dostlara tavsiye ve hediye edilmelidir. Saygılarımla

Cennetmekan Sultan 2.Abdülhamid hakkında pek çok eser yazıldı, haklı haksız bir çok ithamlarda bulunuldu. Haksız ithamlarla ve tarihi vebal altında kalarak bile bile Kızıl Sultan diyen sözde Türk aydınlar! bile az değildi.
Bu tipler biraz vakit ayırıp tarihi okusalar, inceleseler hakiki bir hükümdar, gerçek bir siyaset dehası ve vatansever görecekler. Bu korkuyla ve sabıkalı, saplantılı tarih düşmanlıklarıyla yaşamak daha kolay çünkü.
Ulu Hakan Sultan Abdülhamit Han duruşunu 2006 yılındayız ve hala arıyoruz. Osmanlının dış borçlarının tümünün silinmesine karşılık, Yahudilerin Filistin topraklarından bir çiftlik kuracak kadar toprak talep etmesi karşısında onları huzurundan kovup ve dünya siyaset tarihinin eşine az rastlanır türde verdiği “BİZ O TOPRAKLARI CAN VEREREK, KAN DÖKEREK ALDIK, BEDELİ DE ANCAK KANLA OLUR, PARAYLA DEĞİL” cevabı bizim kendi tarihimize ve medeniyet dairemize aittir.
2. Abdülhamid Vazgeçemeyeceğimiz değerlerin başındadır.

İlber Ortaylı Hocamız kendi tatlı ve objektif üslubuyla mükemmel bir kaynak kitap sunmuş okuyuculara. Sanki televizyonda gördüğümüz sohbet eder hali var okuyanlarla.
İmparatrluğun Batı kültürüyle tanışıp, kaynaşma aşamasında bir geçiş dönemi ve kırılma noktası olan en zor yüzyılını her yönüyle aktardığına inandığım bu eserini altını çizerek tekrar takrar okuyorum.

Yazar, kitapta önemli bir tarihi gerçeğe dikkat çekmiş. Ermeniler, asırlarca Osmanlı devleti içinde millet-i sadıka, tebay-ı sadık oarak yaşamış, devlet hizmetlerinde hem de en üst seviyelerde görev almış bir millettir.
Hatta çoğu vatansever Ermeni aydın ve yazarları kendilerini Hınçak ve Taşnak teröristlerinin hilafına Osmanlı olarak kabul ederler, Osmanlının hristiyan halkı olarak tanımlarlar.
Ermeni milletini sadece Hınçak ve Taşnak katillerinden ibaret görmek tarihi bir hata olur kanaatini ben de taşıyorum. 1915'li yıllarda ermeni kökenli Van Belediye Başkanının vatanseverliğini, osmanlı Hükümetine bağlılığını ve sırf bu sebeplerle Van'a hizmet ederken Taşnak komitacılar tarafından suikastle öldürüldüğünü de unutmamalıyız. Bu gün için Avrupa'da ve Amerika'da Türk bayrağını bağrında taşıyan ve gururla "Türküm" diyen bir çok Türk dostu ermeninin varlığı da dikkatlerden kaçmamalı.
Ama uluslararası siyasette özellikle avrupa parlementolarında sözde ermeni soykırım tasarısını kabul edenler de bal gibi biliyorlar ki bu iş tarihçilere hem de Türk ve ermeni tarihçilerin oluşturduğu bir heyete bırakılsa, iddalara ve sözde soykırım yalanlarına dayanak olacak hiç bir delil bulamayacaklar.
Tarihi tarihçiler yazmalı. Ecnebi parlementoların aldığı siyasi kararlar tarihi kayıtlarda utançla anılaacaktır.