E-Dergi

Kitabın yazarı çok sevdiğim kıymetli bir kardeşim. Kitabın okuyucuyla buluşması sürecinde, insanlara özellikle gençliğimize faydalı olabilme adına Erol Kardeşimin ne denli titiz ne denli özenli ve gayretli çalıştığına bizzat şahidim. Bu genç kardeşimin ilk eserini okurken şahsen çok yararlandım, okuyan herkesin de bana katılacağına inanıyorum. Genç yazarımızın bundan sonraki kitaplarını sabırsızlıkla bekleyenlerden biriyim. Selam ve saygılarımla.

Kitabın satırları arasında şahit olduğumuz mücedele, azim, gayret, vatana ve bu necip millete hizmet aşkıyla yanıp tutuşan ve bu sevdanın bedelini de en hazin, en ağır ve incitici bedellerle ödeyen yine de bu çileli yolda durmadan, dik durarak, düz yaşayarak idealleri ve ülküleri istikametinde zerre taviz vermeden kendini adadığı yolda yürümeye özen gösteren kimlik ve kişilik karşısında hayran olmamak mümkün mü? Böyle bir insanı gerçekten darbe ve cunta mikrobuna bulaşmış dar kafalar harcayabilirdi. Ama kazanan ve kaybedenler hanesine baktığımızda şerefli bir hayat ve şahsiyetli bir dik duruş İskender Hocamın hanesinde büyük harflerle yazılı olarak duruyor. Asıl madalya, bröve ve berat da budur. SEMEREY-İ HAYAT HAYIRLA YADEDİLMEKTİR. Kitabı elime aldığımda bitirmeden bırakmadığımı söylemeye ne hacet. Şükranlarımla.

500 sene evvel yaşayan Shekspear'i İngiltere'de bu gün sıradan bir lise öğrencisi rahatlıkla okuyup anlayabiliyor. Maalesef bizde üniversite mezunlarımız dahi 70-80 yıllık safahat'ı anlayabilenlerin sayısı çok az. Bu kadar kısa bir zaman zarfında dilimizin bu kadar değişikliğe uğraması, gelecek nesillerin de bu günkü yazdıklarımızı anlayamayacak olmaları endişemizi haklı kılıyor gibi. eskiden okuma yazma bilmeyen dedelerimiz 5000 kelimelik bir Türkçe konuşurken, bu gün profesörlerimiz dahi 200 kelime ile kitap yazıyor. Okumayan bir millet, kitaptan, kamustan, lisandan bu kadar uzak bir millet ayakta ne kadar durabilir? safahat, Anadolu'da Kuran-ı Kerim'den sonra evlerde en çok bulunan kitaptır. Bu tarihi gerçekten yola çıkılarak Safahat'ın hem orijinal metninin hem de bu günkü kullanılan Türkçe ile açıklamasının yan yana hazırlandığı bu kitap çok önemli. Safahat'ın anlaşılması ile Akif'imizi daha iyi anlayacağımıza inanıyorum. O sebeple bu kitabı hararetle tavsiye ediyorum.

D.Mehmet DOĞAN Hocamın BİR LÜGAT BULAMADIM adlı eseri nasıl bir tarihi gerçekliğe ve tarihimizin bir döneminde Türkçenin mümbit iklimlerinde yaşanan/yaşatılan kuraklığa parmak basıyorsa, bu eser de ses bayrağımız Türkçe adına her evde bulunması gerektiğinde inandığım ciddi bir eserdir.

2 sene içinde islam mücahidleri islamın başkenti şam'dan 7000 km. uzaklara Fransa'ya kadar islamı ve ilahi nizamı ulaştırdı. O yolda nice şehitler verdiler. Tarık b.Ziyad, Avrupa fethini tamamladıktan sonra kuzey-güney istikametinden gelerek istanbul'u fethetmeyi istiyordu. Ama kitapta görüleceği gibi iç karışıklıklar ve adaletten sapmalar sonucunda asıl gaye terkedilip dünyaya tamah ve meyil başlayınca çöküş başladı. Keşke Osmanoğulları gibi kardeş katline cevaz veren ferman çıkarılsaydı bir kaç vali, şehzade feda edilseydi de Endülüs kaybedilmeseydi. Endülüs 500 yıldır islam dünyası için yüreklerde bitmeyen bir sızı, dinmeyen gözyaşıdır. Her şeye rağmen, 4000 eserden sadece 1 tanesinin ayakta kalmış olmasına rağmen islam medeniyetine ait bir şehirdir. Bizim gönül sınırlarımız yürek iklimlerimiz içerisindedir. Kitabın okunması ve Endülüs davasının öğrenilmesi gerekir. Hararetle tavsiye ediyorum.