E-Dergi

Fakir Baykurt bu eserinde kırsal kesimde yaşayan insanların karşılaştıkları zorlukları abartmadan ve yalın bir dille okuyucusuna aktarmaktadır. Birbirinden farklı öykülerden oluşan eserde, temelde Anadolu insanının okumamışlığı, yoksulluğu ve bundan kaynaklanan sorunlar, sıkıntılar gözler önüne seriliyor. Yazarın yaptığı betimlemeler oldukça başarılı, anlattığı karakterler o kadar gerçekçi ki biz bu karakterleri sanki tanıyormuşuz gibi oluyoruz. Severek ve beğenerek okuyacağınızı düşünüyorum.

Peyami Safa'nın psikolojik türde yazmış olduğu bir romandır. Romandaki kahraman Muallâ okuduğu "Bir Adamın Hayatı" romanının etkisi altında kalır ve eserin yazarını tanımak ister. Bir dostunun yardımıyla bu istek gerçekleşir. Yazar Muallâ'dan etkilenmiştir ve onunla evlenmek ister. Muallâ tereddüt içindedir, "evet" mi desin, yoksa "hayır" mı? Hem psikolojik hem de duygusal konuların işlendiği bu romanda yalın bir dil ve akıcı bir anlatım kullanmıştır. Severek ve beğenerek okuyacağınızı düşünüyorum.

Ayşe Kulin bu eserinde Türkiye gerçeğini başarılı bir şekilde gözler önüne getirmektedir. Bazı bölgelerimizde okutulmayan kızlarımızın içinde bulundukları durum bizleri oldukça düşündürüyor. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği bu şekildeki kızlarımıza ulaşarak bir telefon firmasının da desteğini alarak kızlarımızı üniversite bitirinceye kadar okutuyor. Bu şartlarda okuyan kızlarımızın birbirinden ilginç öykülerinin anlatıldığı bu eseri mutlaka okumalısınız.

Milli Edebiyat Dönemi yazarlarımızdan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Anadolu'daki yaşamdan bir kesit sunmaktadır bu romanda. Olay kahramanı Ahmet Celal, savaşta bir kolunu kaybetmiş bir yedek subaydır. İşgal altındaki İstanbul'da yaşayamayacağını düşünerek askerde emir eri olan Mehmet Ali'nin çağrısına uyarak Mehmet Ali'nin Porsuk çayı kenarında bulunan köyüne yerleşir. Köydeki insanlar Ahmet Celâl'e biraz uzak dururlar ve ona "yaban" derler. Kahramanımız burada aşık olup hasret de çekmeye başlar. Aslında eser, Ahmet Celal'in köyde yaşadıklarını yazdığı bir defterdir. Düşmanın kaçarken yakıp yıktığı bu köyde, bir ağacın altında, kenarları yanmış olarak bulunan bu defter eserin aslını oluşturmaktadır. Eserin dili yazıldığı dönemi de düşünürsek oldukça yalın bir dildir. Gereksiz betimlemelerin olmadığı bu eseri severek ve beğenerek okuyacağınızı düşünüyorum.

Çukurova'da ekmek parası kazanmak için köylerinden ayrılan üç gencin (İflahsızın Yusuf, Köse Hasan ve Pehlivan Ali) başından geçenlerin anlatıldığı bu eserde ben yazar Orhan Kemal'i çok başarılı buluyorum. Üç gencin pamuk tarlalarında çalışmaları, geceleri kaldıkları yerler, çalışma ortamları o kadar güzel anlatılmış ki sanki hiç kurgu yok, yazar sanki gördüklerini anlatmış gibi. Ayrıca yazarın yalın dili ve akıcı anlatımı eserin beğenilmesine önemli katkılar sağlıyor. Bence Türk Edebiyatının en güzel eserlerinden birisidir. Kesinlikle beğeneceksiniz, kitabı okumayan arkadaşlarınıza tavsiye edebileceğiniz ender eserlerden birisidir.