E-Dergi

Kurtuluş Savaşı'nı konu edinen bir romandır. Eserde Anadolu insanının padişaha daha iyi bağlanması amacıyla Konya'nın Akşehir ilçesine gönderilen Raşit Efendi'nin çalışmaları anlatılır. Raşit Efendi'ye Akşehir'de İstanbullu Hoca adı verilir. İstanbullu Hoca burada Emine ile evlenir ve Kuvayi Milliye çalışmalarına karşı çıkar. Bundan dolayı kendisi için Ankara'dan "vur" emri çıkar. Bu olayın etkisiyle Çakısaraylı çetesine sığınır. Çete içinde kendisine Küçük Ağa adı verilir. Zaman içinde ikilemler yaşayan Küçük Ağa yaptıklarının yanlış olduğunu düşünerek saf değiştirir ve Milli Mücadele'de katılır ve ülkenin düşmandan temizlenmesinde önemli katkılarda bulunur. Tarık Dursun'un yalın dili ve sade anlatımı eserin beğenilerek okunmasını sağlıyor. Eser, halkın gözünden Kurtuluş Savaşı'nın anlatılması açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Joy Candellaro'nun kız kardeşi Stace ablasının kocası Thomas ile ilişkiye girerek ablasının evliliğini bitirir. Bu durum karşısında çok üzülen Joy içinde bulunduğu durumun etkisiyle çok zor günler geçirir. Noel tatilini farklı bir yerde geçirmek amacıyla bir uçağa biner ama o uçak düşer.
Bu bölümden sonrasını Joy'un hayalleri oluşturmaktadır. Joy hayalindeki Balıkçı kulübesine ulaşır, oranın sahibi Daniel ve oğlu Bobby ile tanışır ve onlarla birlikte Noel hazırlıkları yapar. Bütün bunların hayal olduğunu hastanede kendine geldiği geldiği zaman anlar. Kız kardeşi Stace ablasının anlattıklarının hayal olduğunu, on iki gündür hastanede yattığını söyler. Kısa bir süre sonra iyileşen Joy, komadayken gördüğü yerleri aramaya çıkar ve hem balıkçı kulübesini hem de Daniel ve oğlu Bobby'i bulur. Yazarın anlatımını beğendim ama olay kurgusu bana çok basit geldi. Kitabı okudum ama çok beğendiğimi söyleyemem.

Yazar, dönemin baskıcı yönetimine (I. Nikola) karşı gelir ve kurşuna dizilme cezasına çarptırılır. Bu ceza daha sonra sürgün ve zorunlu askerliğe çevrilir. Sibirya'daki cezasını tamamlayan yazar daha sonra sürgünde gördüklerini, yaşadıklarını başarılı bir şekilde bu eserinde dile getiriyor. Eserdeki Bakluşin'in Hikayesi, Akulka'nın Kocası (öykü) adlı bölümlerde anlatılanlar oldukça ilginç. Noel ve Hastane bölümlerindeki betimlemeler çok güzel. Akıcı bir anlatımın kullanıldığı eseri severek ve beğenerek okuyacağınızı düşünüyorum.

Uzun yıllar gazeteci olarak çalışan yazarın polisiye tarzda yazdığı ilk kitaptır. Bu eserde üç kadının (Rachel, Megan, Anna) kişisel sorunları irdelenirken araya kocaların (Tom, Scott) da karışması ve Megan'ın ortadan kaybolmasıyla işler karışıyor. Rachel Tom ile mutlu bir evlilikleri varken çocuklarının olmamasını sorun ederek kendini içkiye verir. Bu görüntüden hoşlanmayan Tom Rachel'i Anna ile aldatır ve Rachel'den boşanarak Anna ile evlenir. Tom'un Anna'dan kızı olur, kızına bakması için komşularından Megan ile anlaşırlar ama Megan kısa bir süre sonra işi bırakır. Daha sonra Megan ortadan kaybolur, sonra cesedi bulunur ama katil kimdir? Okuyucu katilin kim olduğunu öğrenmek için kitabı elinden düşürmeden okur. Katil kimsenin aklına gelmeyen kişi olan Tom'dur. Eserin kurgusu çok güzel, anlatımı iyi,sıkılmadan rahat bir şekilde okuma yapabiliyorsunuz. Sadece Rachel'in içkiye olan düşkünlüğü anlatılırken içtiği birçok içkinin adının verilmesi sanki biraz reklam kokuyordu.

Penny, genç, güzel bir ev hanımıdır. Kocası çok ünlü bir ressamdır ve zamanın büyük çoğunluğunu işi ile geçirmektedir. Tekne yapım işiyle ilgilenen Collins Penny'e ilgi duyar. Kocasının kendisine olan ilgisizliği sonucunda Penny de Collins'e ilgi duymaya başlar. Sevgililer, Collins'in yaptığı son tekne Catalina'ya binip kaçmaya ve dünyayı gezmeye karar verirler. İşkolik gazeteci Ada (bayan) yıllar önce kendisinin yaşadığı evde yaşayan Penny adında bir kadının ansızın kaybolduğunu öğrenir ve Tekneler Caddesi'nde neler olduğunu araştırır ve öğrenir. Sarah Jio benim severek ve beğenerek okuduğum yazarlardandır. Yazarımız bu eserinde de farklı bir konuyu işlerken okuyucunun ilgisini hiç düşürmüyor ve heyecanı hep yüksekte tutmasını çok iyi biliyor. Ben beğenerek okudum.