Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

Sophia_L Tarafından Yapılan Yorumlar

24.05.2014

Gerilim-polisiye-aşk-macera türlerinin bir karışımı ve dünya edebiyatının bu tür eserlerine kafa tutan bir eser. Necati Göksel'in en sevdiğim yanı ise en karamsar insana bile umut aşılayan bir bakışı olması. Dün aldım, bugün bitti ve şimdi bu serinin ikinci kitabı GECE GÜNDÜZ'ün çıkmasını bekliyorum.
29.11.2012

Bana filmi kitabından güzel gibi geldi. belki 2 saate sığdırmak için kitabı damıtıp ana unsurları filme kattıkları için; bilmiyorum. Genellikle kitabı okuyan biri için film kitaptaki her şeyi anlatamadığı için yavan gelir ama bende tersi oldu. Belki de önce filmi seyredip sonra kitabı okuduğum içindir. Yine de şunu söylemeden edemeyeceğim: Maalesef yüzeysel şeyler daha çok tüketiliyor. Ne çok abartılacak bir kitap ne de yerin dibine sokulacak türden. Vasat.
23.11.2012

Oldukça ilginç bir kitap. Türünün nadir örneği diyebilirim. Kitabın kahramanı başına gelen metafizik olaylarla birlikte uzun ve derin bir yolculuğa çıkıyor. Bu hem manevi hem de fiziksel bir yolculuk. Kendisi müslüman iken vaftiz edilip köleleştirildiği için çok fazla kaynaktan feyz ve referans alıyor ama tıpkı 13. yy daki Anadolu tasavvufunun altın çağında olduğu gibi herkese sadece ilahi aşkı anlatıyor. Bütün bunlar olurken Anadolunun fetret dönemini, veba salgını sonrası Avrupadaoluşan değişimleri ve ilk mekanik saatlerin icadını, kahramanın aşk ateşiyle yandıktan sonra kendi menkıbesini aramasını ve aşkın bir ruh halne bürünüp adeta bir evliya gibi söylemlerde bulunmasını izliyoruz. Söylemi bazılarına aykırı gelirken bir çoğu onu bir eren olarak görüp peşine takılıyor ve giderek güçleniyor. İslami coğrafyayı katliamlarla darmadağın eden Timurlenk onu fitne olarak görürken, o da Timurlenk'i gazabından ötürü lanetli bir kişilik gibi görüyor.Kitabın tüm tarihsel arka planı gerçek kaynaklara dayanıyor.
Fakat kitabın kahramanı öyle söylemlerde bulunuyor ki, 600 yıl geriden sanki bu önceki ve sonraki çağlara bir çığlık gönderiyor. Varlığın birliğini savunurken tevhide ve vahdeti vücuda uzanıyor adeta. Üzerinde düşünülmesi gereken, bugün dahi kafa yormamız gereken söylemlerde bulunuyor. Bazen Hz. Muhammed'den bazen Hz. İsa'dan referanslar veriyor. Bu da şaşırtıcı değil o hem bir müslüman hem de hristiyanlaştırılmaya çalışılmış bir köle. Romana dinsel bir kitaptan ziyade tasavvuf, felesefe ve akla dair düşünsel bir kitap olarak bakmalıyız.

Kitabın sonu ilginç bir şekilde bitiyor. Bazılarına hızlı gibi gelebilir ama ben sezdim ki, yazar hayatın kitaplardaki gibi akmadığını kendi ritmi, döngüsü ve sürprizleri olduğunu belirtiyor. Mutlaka okunulması ve simgesel ya da açık anlatımlara kafa yorulması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ayrıca kitabın çok rahat okunduğunu, en karmaşık fikirlerin bile herkesin anlayacağı şekilde aktarılmasını takdir ettiğimi belirteyim. Simyacı, Sindharta, Yüzüncü Ad gibi kitaplar ilginizi çekiylorsa kesin okumalısınız.
31.10.2012

Ben bu kitabı oldukça beğendim. Eğer otobüs olayına takılırsanız yanlış bir şeyin peşine takılmışsınız demektir.
Otobüs kitapta anlatılan olaylara giriş için bir anahtar; bir sembol. Romanda özellikle bir taşra kentine yoğunlaşılmış. Çünkü efsaneleri, mitleri, hurafeleri ve şehir efsanelerinin nasıl oluştuğu, nasıl yayıldığı, nasıl kıvılcımlandığı anlatılmış. Bunun için uygun bir kent yapısı seçilmiş. Aslında yüzeydeki esas hikayenin gerisinde tasavvufa gönderme yapılan bazı gizemli bölümler var. Özellikle Yılmaz'ın ağzından rüyaların nasıl tevil edilmesi gerektiği anlatılırken bu çok bariz. Fakat sembol olan otobüse takılıp aslında anlatılmak isteneni gözden kaçırırsanız hikayenin ruhuna yabancılaşırsınız ve tadını alamazsınız.