Olup bitenlerden memnun olan var mı?Tabii genelleme yaparak soruyorum.Hepimiz birşeylerden şikayetçiyiz,yapılan haksızlıklara kızıyoruz.’Demokrasi’ diyoruz,’vahşet’ diyoruz...E tabii haklı olarak.
Filistin meselesiyle birlikte yoğunlaşan bu çırpınışlar yeni bir düşünmenin,yeni bir irfanın kapısını aralamalı.Aksi halde bu şikayetlerden hiç kurtulamayacakmışız gibi görünüyor.
Özellikle İslami endişeler taşıyan genel okuyucu ortalamasına bakınca dikkatimizi kimi şeyler celbediyor.Her platforma/çevreye açık bir okuyucu profili var.Özellikle siyaset,kültür ve edebiyat alanında iyi okuyan ve fena da üretmeyen insanlar bunlar.Buraya ‘genç yazarlar’ denilen kitleyi de ekleyebiliriz.Her konuda konuşabiliyor,her teoriyi değerlendirebiliyor,farklı/modern tüm yaklaşımlarla boğuşabiliyoruz.Lakin iş kendimize/özümüze,İslam ve iman konularına gelince bir mübtedi olup çıkıveriyoruz.Daha da garibi,hiç dirsek çürütmeden,hiçbir biçimde çilesini çekmeden mesele Allah inancına gelince hiç laf söyletmiyoruz.Bu konuda hiçbir meselemiz yok.Tuzumuz kuru.Üstelik aksi yaklaşımda olanları da sanki meseleye nüfuzumuz çok iyi imiş gibi bir çırpıda eleştiriveriyoruz: ’Kimin haddine imiş Allah’a inanmamak.Beyinsizlik bu...?!’ Tanrıya inanmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyoruz elhasıl.
Niye şunları okuyorsunuz filan demek için söylemiyorum.Ama atlanan çok önemli bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.Diğer yayınları okumaya harcadığımız zamanla, ‘Kendini Tanı’,’İbrahimin yoluna,FITRAT DİN’ine tabi ol.Gerçek din Odur;siz bilmezsiniz.’ hakikatlerinin şahitleri olarak bunları anlamaya ve kendimizi bunlarla kurmaya,bu misüllü kitapları okumaya harcadığımız zamanı bir kıyaslamalı önce.Sonra nedir bizim Allah algımız?Uluhiyet gerçeğiyle ilgisi var mıdır bu algının?Şeriat ve din hakikatlerine ne kadar nüfuzumuz var?Kur’an nedir,ne işe yarar?! Gerçekten biliyor muyuz.’Nefsinizde olanı değiştirmedikçe...’ hakikatinin anlamı nedir,acaba sanıldığı gibi bu sadece günahlardan korunmak,kötülüklerden kaçınmak anlamını mı taşıyor?
Sonra nedin bu okur gurubunun ahaliyle bağlantısı.Başı sıkıştığında dua eden,kötülüklerde hep kaderi suçlayan,günahlarından dolayı Allah’tan korkan,her türlü uzlaşısının Kur’an’dan çaresini bulan,Haşa Allah’ı bir PTT işletmesi,Peygamberi bir postacı gibi gören, kıldığı namazının yanlış eylemlerden kurtaramadığı,dar’ın durumu ve çağın icabları icabı bu zamanda bazı şeri esasların uygulanamayacağını,böylelikle kimi şeylerin helal olduğunu,kimi şeylerden de sorumlu olmadığımızı söyleyerek bir nevi (haşa) Allah’ın bizi yanlış zamanda gönderdiğini iddia eden,en cahili olduğu din konusunda en fazla konuşan,Hakikatli Müslüman alimlerin “Allah’ın yaratması bakımından kainatta mahza şer/kötülük yoktur;mahza iyilik ve güzellik vardır.Yani hayır Allah’tan şer kulun fillerindendir” diye canhıraş feryatlarına rağmen Hayrın da,şerrin de Allah’tan olduğu herzesini yıllardır tekerleyen,Uluhiyet ve kulluk hiçbir biçimde yan yana getirilemeyecek olmasına ve ‘Allah’ın zatını/uluhiyeti tartışmayınız.’ ihtarına rağmen rağmen özellikle kader konusunu yanlış yerde (insan/kul açısından değil uluhiyyet açısından) değerlendirmekten kaynaklı ‘Allah bilir mi?,yapar mı vb..’,’Ahirette Allah görülecek mi?!’ ‘Kur’an mahluk mu?’...sorunlarını/konularını tartışıp duran,Allah’ın (haşa) bir nevi yukarıda olduğu zehabıyla dua ederken yukarı bakan,meleği,Kur’an’ı yukarıdan indiren,Mi’raçta Peygamberimizi göklere/yukarı gönderen....ahali ile/sergerdanlarla nedir benzerliklerimiz.
Bunları ciddi/ilmi anlamda sorgulayan,emek mahsülü,dikkate değer/sadre şifa çalışmalar yapılıyor,kitaplar yayımlanıyor şükür.Nazarımızdan kaçan,üzerilerinde çok konuşulmayan,ciddi eleştirilerin gelmediği hatta çoğumuzun haberdar bile olmadığı kitaplar bunlar.Yayımlandığı anlardan itibaren günlerce,aylarca,yıllarca konuşulmayı/eliştirilmeyi hakkediyor bu kitaplar.
Bunlardan birinden sözetmeye çalışıyoruz işte biz.Özellikle (yukarıda dile getirmeye çalıştığımız)Uluhiyyet konusunu inceleyen bir kitap İlhami Güler’in ‘Allah'ın Ahlakiliği Sorunu’ adlı kitabı.’Sabit Din Dinamik Şeriat’ isimli kitabı da her yönüyle dikkatle okunmayı,eleştirilmeyi ve üzerinde çokça konuşmayı hakkediyor.Aklına sağlık,bileğine kuvvet İlhami Güler diyoruz.
Ve ‘Tanrı’ya inanmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayanlar’ı,varsa yüzleşmeye cesaretleri bu kitabı okumaya çağırıyoruz.