E-Dergi

Öyle çok süslü kelimelerden oluşan cümleler kullanmadan, çarpıcı ve düşündüren anlatımına hayran kaldığım, niye daha önce okumadım dediğim bir yazarla tanıştım. Sırada, yazarın ikinci kitabı "Sarı Kahkaha" var.
Kitabın son sayfalarında, bazı yorumlara yer verilmiş. Irmak Zileli diyor ki oradaki yorumunda; "Özyaşar'ın öyküleri metaforlarla yüklü." Evet birçok metafor kullanmış ama benim için öne çıkan "Yarışma" öyküsünde kullandığı kuş ve kafes metaforu oldu diyebilirim.

Kitaba gelince, türü gezi notları olup, 1956 yılının Eylül ayında iki aşamalı olduğunu söylediği Istanbul'dan İzmir'e, İzmir'den de Bodrum'a yaptığı yolculukta aldığı notlardan oluşan bu kitabı oraları bilenler ayri bir keyifle okuyacak, bilmeyenler de görmek isteyecektir eminim.
Şimdilerde Istanbul'dan uçağa bindiğimiz gibi birbuçuk saat bile olmadan kendimizi Bodrum havaalaninda buluyoruz. Kitabi okurken bu yolculuğun o zamanlar nasıl da meşakkatli olduğunu görecek ama Fikret Adil'den yol boyunca çok hoş tespitler de okuyacaksınız.
Mitolojik kahramanlar, efsaneler eşliğinde yol alacaksınız. Keyif icin bir fincan kahvenin bile bulunamadığı yörelerden geçip Bodrum'a varınca, Fikret Adil'e, Halikarnas Balıkçısı'nin da katıldığına tanık olacaksınız. İşte sonrasında Fikret Adil'den Bodrum'u okumak ayrı bir keyif verecek. Topu topu doksandört sayfa olan kitabı çok beğenerek okudum

Kuantum fiziği, felsefe,varoluş, tarih,edebiyat hepsini biraraya getiren, sonuna kadar merakla okuduğum ayrıca okuma sürecime farklı bir tat katan eser oldu benim için.Kitabın ana karakteri Levend'in bitmeyen öğrenme çabaları ve  okuma enerjisi, oldukça fantastik özelliklere,öğelere sahip kütüphanede, bilime, yaşama dair aradığı herşeyi ve sorularına cevap  bulabilme umudu kitabın en ilgi çekici bölümleriydi. Devasa kütüphanedeki binlerce kitabı okuyamama kaygısı, benim mütevazi kitaplığımdaki kitapları okuma kaygımla eşitti sanki. Kitabın diğer kahramanı Akil hoca sayesinde de bol bol empati yaptım, onunla birlikte ben de hayatı sorguladım.
Tahir Usta'nın gizemi de kitabın sonunda çıkıyor ortaya. Herşey onunla başlamıştı zaten.
Yedi yılda (2005-2012) yazılan, gözden uzak kalmış bu kitabın farklı kurgusunu, evrim teorisinden tutun da, geleceği bilmenin mümkün olup olmayacağını sorgulamasını, felsefi tespitlerini çok beğendim

"Mahcubiyet ve Haysiyet" son zamanlarda okuduğum en çarpıcı romandı.
Kitaptan aldığım haz tarif edilemez. Bu kitabı herkese tavsiye ediyorum. Hemen yarın gidip alabilir ve 106 sayfayı bir günde okuyabilirsiniz.
Bir de Milan Kundera'ya, Thomas Mann'a, Kafka'ya değinmeler vardı ki onları da ilgiyle okuyacaksınız.
Norveç'li yazar Dag Solstad'ın Türkçe'ye çevrilmiş ilk kitabı ama umarım devamı da gelir. Arka kapakta yazdığı gibi kitap masamda duracak ve ben ara sıra gözatacağım ona.
Mutlaka okuyun !