Yerleri ve gökleri yaratan yüce rabbinin adını yücelt ve onu en yüce adı ile an…
Yüzüncü ad, rabbin her şeyi açıklayan doksan dokuz isminden öte ve hepsini kapsayan ve hepsinden değerli. Mazandarânî Yüzüncü Ad isimli eseri ile işte bu eşsiz adı anar ve o eşsiz adın nelere kadir olduğunu açıklar, bu kitabı çok arayan ama bir türlü bulamayan Cenevizli bir antika tüccarı vardır Embriaco Baldassare adında işte kitabımızın kahramanı bu antika tüccarıdır. Baldassare bu kitabı bulur bulmasına da, o eşsiz hazine tam eline geçmişken bir anda Konstantinopolis’e doğru yola çıkar. Baldassare’nin önünde iki seçenek vardır; Ya yaşadığı yer olan Cübeyl kasabasında normal hayatına devam etmek yada yıllardır hayalini kurduğu, bir anda elde ettiği ve bir anda kaybettiği Yüzüncü Ad isimli eserin peşinden gitmek. Gerek kendi içsel isteği, gerek yeğenlerinin baskısı ile ilk kervanla yola koyulur ama ne yol Trablus, Antakya, Tarsus, Afyon, İzmit ve Konstantinopolis akabinde İzmir, Sakız adası, Cenova, Amsterdam ve Londra. İşte bu kadar şehir gezer Baldassare ne için mi tabiî ki o eşsiz eseri elde etmek için. Gittiği her şehirde başına farklı olaylar gelir, kah isyanlar görür Sabetay Sevi misali İzmir’de, kah esir edilir Sakız adasında ama dönmez bu kutsal yoldan kahramanımız Baldassare.
Sadece seyahatler midir kahramanımızın hayatında yer alan, tabiî ki değil kadınlar vardır hayatında Cübeyl’de bulup Sakız adasında kaybettiği Marta gibi, Londra’da ona hayat veren Bess gibi, atalarının diyarı Cenova’da bir şekilde evlendiği Orietina gibi. Acaba en çok hangisini sevdi Baldassare en çok hangisinde hayat buldu ve hayatının kalan kısmını hangisiyle devam ettirmek isterdi…
Bir kitabın arkasından mı gitti onca yolu yoksa hayalleri mi onu oraya götürdü, aklıma ne geldi biliyor musunuz? Simyacı ve kahramanı Sandiago. Hani Sandiago’nun sürekli gördüğü bir rüya vardı ve o rüya için Endülüsten Mısır’a gitmişti.
Şeytanın yılından korkanlar ve dünyanın 1666 yılında yok olacağına inanlar yanıldıklarını kitabın sonunda anlıyorlar çünkü günlük tutan kahramanımız 1 Ocak 1667 gününe günlüğünde yer veriyor. Şu da var ki 1666 yılı boyunca özellikle; İzmir isyanı ve Londra yangınında Baldassare’de düşünüyor dünyanın sonunun geldiğini en azından gördükleri bu düşünceye itiyor onu.
Kimliği Cenovalı olan ama kendisi doğulu olan bir insan ve kız kardeşi ve yeğenleri ve sevdikleri ve ticaret hayatı boyunca ilişkileri olan kişiler ve Yüzüncü Ad’ın peşinden giderken yolda tanıştıkları. Yolculuklar anılarla doludur ama Baldassare’nin yolcuğu öyle böyle değil, okunması ve dersler çıkarılması gereken türden.
Kutsal yolcu Embriaco Baldassare’ye ve Sakız adasında kalan Marta’ya…