E-Dergi

Avrupa Birliği'nin kurulduğu günden, kitabın kaleme alındığı güne kadar yaşanan serüven ve bu serüven de Türkiye'nin üstlendiği rol. İşte kitabın temel konusu bu, pek çok başlığı Muhterem Erol MANİSALI Hocamdan bizzat dinlemiştim ancak yinede bu kitabını incelemek istedim.
Türkiye'nin tek taraflı evet dediği konular, gerek bugün gerekse ileri de başımızı ağrıtacak olan Kıbrıs, Ege, Ermeni meselesi gibi konular detaylı ve tutarlı bir şekilde açıklanmış.
AB serüvenimizin hangi boyutta olduğunu anlamak ve tek taraflı imzalanan belgelerle ülke ekonomisi ve dış politikasının nereden nereye geldiğini anlamak için muhteşem bir başvuru kaynağı.

Leo Huberman bu eserinde, kitabın adından da anlaşılacağı üzere Sosyalizmin genel çerçevesini çizmiş. Felsefi kitaplarda karşılaştığımız ağır dil ve anlaşılmaz kavramlar yok kitapta. Biraz dikkatli okunduğunda rahatlıkla anlaşılabilecek ve kavranabilecek bir eser.
Huberman'ın tahlilleri bu alanda her zaman ayrı bir yer bulmuştur. Sosyalizm-Komünizm, Sosyalizm-Kapitalizm açılımları gerek bu kavramları gerekse bu kavramların Sosyalizmden ayrılan yönlerini anlamak adına çok başarılı tahliller içeriyor.
Bunun yanı sıra kitabın eğlenceli yönleri de var,
Örneğin; Huberman, Kapitalizmin akıl dışılığını anlatırken şöyle bir örnek veriyor. " New York'tan Chicago'ya direk giden bir yol olmasına rağmen, New Jersey'den dolaşarak Chicago'ya gitmek kadar akıl dışı bir kavramdır Kapitalizm." der. Orijinal cümlede belki bir kaç kelimenin yeri değişik olabilir ama yolu uzatmak örneği ile kapitalizmin akıl dışılığını anlatmış olması aşikar.
Politzer'in "Felsefenin Başlangıç İlkeleri" eseri gibi bu eserde konusunda başyapıt, konuya yabancı olanlar veya yeni başlayanlar için okunması gereken bir eser.

Can Yayınları gibi; kaliteli ve her dönemde okunacak eserler yayınlayan yayınevi bulmak çokta kolay değildir. Ancak anlayamadığım bir durum var ki, Can yayınlarının kelepir kitaplar bölümünde satılan eserlerinden pek çoğuna anlam veremedim, yani bu kadar ciddi ve kaliteli bir tarzı olan yayınevi bu kitapları ne diye basmış. Sadece Yıkıntı Çiçekleri değil bu alandaki daha başka eserlerde de karşılaştığım sorun, bu kitap ne anlatıyor? sorusuyla karşılaşmam oldu. İnanın cevabını bulamadım yani bazı yorumcuların dediği gibi sadece vakit kaybı oldu bana.
Okumaya başladığım halde yarım bıraktığım ikinci kitap oldu bu tüm hayatım da.
Benim düşüncem bu ama kimbilir belki de bana öyle geliyordur...

Aşk ve Tutku insan oğluna bahşedilmiş duygulardır. Kitapta okuduğumuz bölümlerin tamamı, aşk ve tutku ekseninde gerek karşılıklı gerekse platonik yaşanan olaylar.
Kitap gerek dili gerekse farklı alanlarda ki birlikteliklere teması nedeniyle okunması ve tahlil edilmesi gereken bir eser. Neden derseniz; Kitapta anlatılan olayların istinasız tamamı insan hayatında var olan ve yaşanan gerçekler, tabi bu durumu yadsıyan ve çarpıklıkla suçlayanlar çıkabilir. Şu unutulmamalıdır ki Dünya'da milyarlarca insan var, milyarlarca kalp atıyor ve her biri birbirinden bağımsız atıyor. Birinin tutkusu bir başkasının tutkusuna eşit olmuyor, ki bu en doğal durumdur. Bu kitabı bir süre önce okumuştum ve beğendiğim için başka arkadaşlarıma da tavsiye ettim. Neden mi; Aşk, Tutku ve Toplumda var olan Farklılıklar. İşte bu üç etken bir araya geldiği zaman okunası ve yaşanası bir kitap oluyor.
Farklılıkları kabul ettiğimiz ve huzur içinde okuduğumuz günlere...

Bir kitabın ismine bakarak o kitap hakkında yorum yapmak ne kadar doğru. Allahın doğmadığı ve doğurulmadığını ve kızları ve oğulları olmadığını herhalde yazar da biliyordur. Yazarın temas etmek istediği noktayı en iyi bu isim anlatıyor ki, kitabına bu ismi vermiş. Velev ki tam tersi olsun, her adımda demokrasi demokrasi diye bağıran kişiler bu konuda niye tek taraflı düşünüyor. Laiklik ve Cumhuriyet karşıtı kitaplar boy boy sıralanırken demokrasi diyen ve sesini çıkartmayanlar bu konuya ve bu kitabın isminede saygı göstermeliler. Hatırlıyorum da usta yazar Marquez "Benim Hüzünlü Orospularım" isimli kitabını yayınladığında da bu tarz tepkiler dile getirilmişti, yok ismi ülkemize uygun değil, kültürümüze aykırı vs.vs.
Takıntısız okumalar...