E-Dergi

Ketebe Yayınları’nın yeni baskısıyla okurla buluşan Ahmed Cevdet Paşa’nın Kur’an-ı Kerim Meali, hem tarihi hem de dilsel açıdan kıymetli bir eser. Osmanlı’nın son döneminde kaleme alınmış bu meal, dönemin dil anlayışını yansıtan ağır, Arapça ve Farsça kökenli kelimelerle örülü bir üsluba sahip. Bu yönüyle, günümüz Türkçesine alışkın okurlar için anlamı yer yer güçleşse de, metin, klasik Osmanlı edebiyatının inceliklerini ve dini metin tercümesindeki titizliği açıkça gösteriyor. Paşa’nın ilmi birikimi, ayetlerin anlamını koruma gayretiyle birleşerek hem edebi hem dini açıdan derinlikli bir çalışma ortaya koyuyor. Bu baskı, yalnızca bir meal değil; aynı zamanda geçmişin dilinden bugüne uzanan manevi bir köprü ve ilim yolculuğunun nadide bir hatırası. Her ne kadar dilimize çevrilmiş olsa da dilinin ağır olduğunu belirtmek isterim.

Orhan Akyay’ın Anadolu’dan Hatıralarla Nurettin Topçu’nun Mektupları adlı eseri, yalnızca bir mektuplar derlemesi değil; aynı zamanda bir fikir ve ahlak yolculuğunun tanıklığıdır. Nurettin Topçu’nun satırlarında, Anadolu’nun insanına, değerlerine ve ruh dünyasına duyduğu derin sevgi ile ilmi titizlik iç içe geçer. Mektuplar, bir düşünürün gündelik meselelerden felsefi sorgulamalara uzanan geniş perspektifini, samimi ve içten bir üslupla yansıtır. Orhan Akyay, bu metinleri yalnızca aktarmakla kalmaz; kendi hatıraları ve gözlemleriyle zenginleştirerek okura, Topçu’nun şahsiyetini daha yakından tanıma imkânı sunar. Eser, bir yandan Anadolu’nun kültürel dokusunu, öte yandan bir fikir adamının iç dünyasını görünür kılar. Anadolu’dan Hatıralarla Nurettin Topçu’nun Mektupları, hem edebi hem de fikri mirasa katkı sunan, okuru düşünmeye ve değerleri yeniden hatırlamaya davet eden özel bir çalışma.

İsmail Kara’nın Aramakla Bulunmaz’ı, aramayı salt bir sonuç arayışından çıkarıp, sabır, dikkat ve rıza ile örülü derin bir iç yolculuğa dönüştürüyor. Kaybolmuş kültürel izlerin, unutulmuş metinlerin ve silikleşmiş hatıraların peşinde dolaşırken, okuru asıl değerin varılacak noktada değil, yürünülen yolda saklı olduğuna ikna ediyor. Yazarın akademik titizlikle kurulmuş dili, samimi ve yer yer melankolik bir anlatının sıcaklığıyla birleşerek hem kültürel hafızaya hem de bireysel tecrübeye dokunuyor. Her satırda, araştırmanın yalnızca bilgiye ulaşmak değil, aynı zamanda kişiyi dönüştüren bir süreç olduğu fikri işleniyor. Aramakla Bulunmaz, hız ve tüketim çağında yavaşlamayı, beklemeyi, sabrı öğrenmeyi ve bulmak yerine aramanın erdemini hatırlatan güçlü bir davet; geçmişin izinde yürürken insanın kendi iç dünyasında da keşfe çıkabileceğini gösteren bir yol haritası.

Kamil Efendi, eserde sadece ilk üç neslin fakihlerini ve onlara ait içtihatları yazı altına almıştır. Peygamber, sahabe, tabiun dönemleri hakkında bilgi vermiş ve kısmen de Tebe-i Tabiin nesli alimlerine ve eserlerine temas etmekle yetinmiştir. Buna rağmen eser fıkıh ilmi tarihi açısından ilk yazılan kitaplardan biri olması ve derli toplu bilgiler içermesi bakımından son derece önemli bir eserdir. Son olarak kitabın dili, her ne kadar sadeleştirilmiş olsa da oldukça ağır olduğunu ilave etmek isterim.

"Paulo Coelho"nun tüm kitaplarını okumuş biri olarak, yeni kitabı olan "Akan Nehir Gibi"yi de görür görmez aldım. Anlatı tarzında yazılan kitap, toplam 100 bölümden oluşuyor. Kitabın aslında ilk baskısı 2009 yılında orijinal dilinde basılmış. Nisan 2025'de ise kendi dilimize çevrilerek 1. baskısı bizlere sunulmuş. Kitapta okuyacağınız sayfalar, yazarın başından geçen bazı olaylar, kendisine anlatılan hikâyeler, hayatını meydana getiren nehrin belli bölümlerinde aklından geçenler var. Kitapta yer alan metinler, dünyanın dört bir yanındaki gazetelerde daha önceden yayımlanmış ve okurların ricası üzerine de bir araya getirilmiş. Yazarı seven ve daha yakından tanımak isteyen okurların, "Akan Nehir Gibi"yi de seveceğinden şüphem yok. Brezilya Edebiyatı'nın nadir yazarlarından olan Paulo Coelho'ya teşekkürlerimle...