Toplam yorum: 3.090.292
Bu ayki yorum: 890

E-Dergi

Arı Maya Tarafından Yapılan Yorumlar

08.12.2006

Henüz kitabı bitirmedim . Ama oldukça keyif alarak okuyorum. İçinde Hz Muhammed den ve İslam Alimlerinden kısa kısa Hadisler, anektodlar, ibret alınması gereken dersler var.

Hazreti Fatıma babası Resulu Ekrem s.a.s. den Miraç gecesinin esrarını sordu.
_ Hak Teala ümmetimden şikayet edip buyurdu ki.
" Senin ümmetinden dokuz türlü şikayetim vardır.
Biri budur ki: Ben onların rızklarını üzerime aldım , onlar benim kefaletime güvenmezler , rıcık talebinde türlü türlü çabalara girişirler.

İkincisi: Cenneti senin için ve senin dostların için yaptım senin ümmetinin cennet rağbetleri yoktur. Yani hayır amellerinde kusurlu davranırlar.

Üçüncüsü: Cehennemi senin düşmanların için yarattım. Senin ümmetin cehenneme girmeye çalışırlar y ani nehyettiğim yapma dediğim işleri yaparlar.

Dördüncüsü: Benimle husumet ederler. Yani tenhada ginah işlerler asla Benden utanmazlar.

Beşincisi : Ben onlardan yarınki ameli bugün istemem. Onlar Benden yarınki rıcklarını belki gelecek hafta belki gelecek ay, belki gelecek yıl, belki yüz yıllık rızklarını peşin isterler.

Altıncısı: Ben kimsenin rızkını kimseye vermem , onlar ameli Benden başkasına ederler. Yani amellerinde riya edip gösteriş için ibadet eder, Bana şirk koşarlar.

Yedincisi: İStediğim kimseyi aziz eyleyen ve hor hakir eyleyen Benim onlar Benden başkasına güvenir, başkasından korkar, çekinirler.

Sekizincisi: Nimetimi onlara veren Benim, onlar nimet şükrünü başkasına ederler.

Dokuzuncusu: MElekler her an onların yaramaz amellerini Bana arzederler, Ben melaikeye onları asla şikayet etmem. BAzen onlara tenbih için bir ufak belacık göndersem,onlar Benden halka şikayet ederler."

Bundan sonra ey gözümün nuru Fatma. Cenab-ı Hak buyurdu ki .
" Ümmetine altı nasihat ilet . Eğer bu nasihatlarımı tutup bununla amel ederlerse faydalanırlar."
08.12.2006

Kitabın muhteşem bir dili var.
Ve konu da hemen insanı içine çekiyor.
Nazan Bekiroğluna hayranım. Onun gibi yazabilmek isterdim diyebileceğiniz bir yazar.

Kitap Osmanlı nın son dönemlerini dekor ve konu alarak, canını kurtarmak için ismini hiç tanımadığı bir isimle değiştiren bir adamla başlıyor.


"Çünkü duaydı isim , isimden sahibine hisse vardı"

"Bir ismi olmalıydı. Ve ben o ismi mutlaka hatırlıyor olmalıydım . Bu kadar aşina geliyorsa bana siyahlar içindeki bu kadın bütün ruhların bir araya toplandığı ezel meclisinde onun ismi benim kulağıma fısıldanmış olmalıydı.

Her şey gibi bu dünyadaki kelimeler de yetersizdi, biliyordum. Ama yine de şairin dahi acizlikten, anlatamamaktan , kalplerin dili olmadığından şikayet edip de gözyaşının bereketine sığındığı o suskunluk yerinde, en çok söylenenin ah a bitiştirilerek alev ateş infilak eden bir isim, tek isim, sevilenin ismi olduğunu bilerek. Gelecek ve geçecek bütün yangınlarımın teminatı olsun diye onun ismini bilmek istedim."

" Ne kaldı ki bozulmayan , dengesi alt üst olmayan . Olup biten hadiseleri bıkmadan ve usanmadan arka arkaya kaydeden Osmanlı tarihçileri bizim için bozuldu dediğinde sorulması gereken asli soru , neyin bozulmadan kaldığı oluyordu.
23.11.2006

Günümüze kadar gelen klasikleşmiş bir eser. Bu bile ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi. Okuyun. İçinde ben özellikle anlattığı durumları olayları özetleyen şiirleri sevdim. Tek bir eleştirim vardı. Hani insan her öyküde daha derinleşme ve en sonunda kitabın sonlarına doğru doruk noktası bekliyor. Kanımca öyle olmuyor. Kitabın en güzel yeri ortaları. Bu da beni birazcık hayal kırıklığına uğratmıştı. Pek çok kişiye hediye ettim ya da etmeyi düşünüyorum. Okuyun.
23.11.2006

Yazar Rusyadan göç etmiş. Kitaplarında adeta komunizim karşıtı propaganda yapıyor. İşte bu propaganda havası olmasaydı belki kitap daha okunur olurdu. Gerçekçi bulmuştum ama aynı zamanda beni itmişti. Kitabın ses tonunu sevmedim diyelim.
18.11.2006

Hiç çatı katları düşlediniz mi.. Ya da tesadüfen bulduğunuz bir oda. Ve içinde bir sandık var. Sandık açıldığında türlü giysiler, kostümler ( ben bunları düşündüğümde çocuk olduğum için oyuncaklar :P) ve bir günlük...
Amin Maalof bir günlüğü anlatmıyor belki ama bana işte o tadı veriyor. Hayyam ın hayatına yaşadığı döneme dokunuyormuşum hissini..
Okuduğuma sevindiğim biraz aksak ilerlemiş bir kitaptı.
Benim aklımda en net olarak kalan yeri karısı "cihan " ile tanışması ve oğretmeninin onu uyarmasıydı.

Cihan da Hayyam gibi bir şairdir ve sarayda yaşamaktadır. Düşünme şekli, bakış açısı, güzelliği Hayyamı daha ilk saniyeden etkiler. Ogretmeni ise onu uyarır..
" Sana agzınla tepsiden altın alman önerildiğinde sen yapmadın o yaptı.ve işte bu sizi ayıracak " der.
Ve nitekim öyle de olur. Ve bence bu çok hoş bir "özetleme".

Nizam ül mülk , Hasan Sabbah ve Hayyamın yapılarını daha yakından incelemek gerekiyor. Ve bir kez daha okursam bunun üzerinde duracağım.

Kitabın çok geçmiş zamandan yakın zamana uzanması bence içindeki en güzel süprizlerden biriydi...