Necdet SEVİNÇ kalemiyle cihat eden bir Türk münevveri… Onun elindeki kalem kılıçtan daha etkili bir silah… Onun yüreğindeki Türklük sevdası, Türk’e hizmet aşkı her şeyin üstünde. Onu farklı kılan da bence bu duruşu. Hastalığına ve sıkıntılı zamanlarına denk gelmesine rağmen uzun uğraş ve araştırmalar sonucunda yazmış olduğu-203- son kitabı “İstiklâl Harbinde Etnik İhanet” sadece bir tarih kitabı değil. Zaten Necdet Hoca’nın kitabın başında da belirttiği gibi “Tarih yazmaktan ve tarih incelemeleri yapmaktan maksat geçmişi araştırmak değil, geleceği yorumlamaktır.” Kitabı okurken sadece o günleri yaşamakla kalmıyorsunuz, bugün içinde yaşadığınız olaylarla karşılaştırma ve özellikle son zamanlarda yaşadıklarımızı yorumlama fırsatı da buluyorsunuz. Tabi ki gören gözler, işiten kulaklar için.
Necdet SEVİNÇ kitabında, Mondros Mütarekesiyle başlayıp Büyük Taarruz sonrasına kadar geçen süre içerisinde yaşanan ihanet manzaralarını gözler önüne seriyor. Kitabın adının “etnik ihanet” olmasından da anlaşılacağı üzere bu ihanetler genelde Ermeni, Rum, Kürt, Çerkez, Arnavut gibi bu milletin içinde beslenip karga misali bu milletin gözünü oymaya çalışanlarca gerçekleşiyor. Elbette bu ihanetleri cezasız kalmıyor ve kalmayacaktır da. Tarih boyunca Türk’ün devletsiz kaldığı, esir yaşadığı olmamıştır, olmayacaktır da. Bu Türk’ün fıtratına aykırıdır. Bozkurt’a tasma vuramazsınız, onu çakallar, itler gibi üç-beş kemik parçasıyla kandırıp onun esaretini, bağımsızlığını elinden alamazsınız. Kitabın “HAZİN SONLARI” bölümünde bu ihanet şebekelerinin nasıl cezalandırıldığını göreceksiniz. Cezayı Türk Milleti kesmiştir, Türk’ü koruyan Ulu Tanrı kesmiştir. Mütareke döneminin mandacı hainleri Türk’ün Bozkurt’u Mustafa Kemal’in önderliğinde kazanılan zaferden sonra İngiliz, İtalyan, Yunan ağabeylerine kaçmak zorunda kalmış sonra da sığındıkları o ülkelerde açlık-sefalet içerisinde ölüp gitmişler, kimileri aklını kaybedip, akıl hastanelerinde yatmış, kimi ise ne hazindir ki linç edilerek gereken cezayı almışlardır.