Toplam yorum: 3.092.304
Bu ayki yorum: 2.905

E-Dergi

AlprnClk Tarafından Yapılan Yorumlar

10.06.2011

Necdet SEVİNÇ kalemiyle cihat eden bir Türk münevveri… Onun elindeki kalem kılıçtan daha etkili bir silah… Onun yüreğindeki Türklük sevdası, Türk’e hizmet aşkı her şeyin üstünde. Onu farklı kılan da bence bu duruşu. Hastalığına ve sıkıntılı zamanlarına denk gelmesine rağmen uzun uğraş ve araştırmalar sonucunda yazmış olduğu-203- son kitabı “İstiklâl Harbinde Etnik İhanet” sadece bir tarih kitabı değil. Zaten Necdet Hoca’nın kitabın başında da belirttiği gibi “Tarih yazmaktan ve tarih incelemeleri yapmaktan maksat geçmişi araştırmak değil, geleceği yorumlamaktır.” Kitabı okurken sadece o günleri yaşamakla kalmıyorsunuz, bugün içinde yaşadığınız olaylarla karşılaştırma ve özellikle son zamanlarda yaşadıklarımızı yorumlama fırsatı da buluyorsunuz. Tabi ki gören gözler, işiten kulaklar için.
Necdet SEVİNÇ kitabında, Mondros Mütarekesiyle başlayıp Büyük Taarruz sonrasına kadar geçen süre içerisinde yaşanan ihanet manzaralarını gözler önüne seriyor. Kitabın adının “etnik ihanet” olmasından da anlaşılacağı üzere bu ihanetler genelde Ermeni, Rum, Kürt, Çerkez, Arnavut gibi bu milletin içinde beslenip karga misali bu milletin gözünü oymaya çalışanlarca gerçekleşiyor. Elbette bu ihanetleri cezasız kalmıyor ve kalmayacaktır da. Tarih boyunca Türk’ün devletsiz kaldığı, esir yaşadığı olmamıştır, olmayacaktır da. Bu Türk’ün fıtratına aykırıdır. Bozkurt’a tasma vuramazsınız, onu çakallar, itler gibi üç-beş kemik parçasıyla kandırıp onun esaretini, bağımsızlığını elinden alamazsınız. Kitabın “HAZİN SONLARI” bölümünde bu ihanet şebekelerinin nasıl cezalandırıldığını göreceksiniz. Cezayı Türk Milleti kesmiştir, Türk’ü koruyan Ulu Tanrı kesmiştir. Mütareke döneminin mandacı hainleri Türk’ün Bozkurt’u Mustafa Kemal’in önderliğinde kazanılan zaferden sonra İngiliz, İtalyan, Yunan ağabeylerine kaçmak zorunda kalmış sonra da sığındıkları o ülkelerde açlık-sefalet içerisinde ölüp gitmişler, kimileri aklını kaybedip, akıl hastanelerinde yatmış, kimi ise ne hazindir ki linç edilerek gereken cezayı almışlardır.
11.05.2011

Bir kaç istisnası dışında "çok satan" kitaplar benim ilgimi çekmez, tam tersi reklam ürünü oldukları düşüncesiyle okumaktan uzak dururum. Bu istisnalardan biri de Sinan YAĞMUR'un Şems-i Tebrizî'nin hayatını anlatığı "Aşkın Gözyaşları" kitabı oldu. Mevlâna ve Şems-i Tebrizi'yi daha yakından tanımak için okunabilecek bir kitap.. Emeği geçenlerden Allah razı olsun.
11.05.2011

Satır satır okunması ve özümsenmesi gereken bir kitap... Emin Hoca'yı bilenler bilir, bilmeyenlere ise ne kadar anlatılsa kifayet etmez... Hoca'yı bilenler gerçek bir "Türk Münevveri", "İstanbul Beyefendisi", "İlim ve İrfân İnsanı", "Gönül Adamı" nasıl olur çok güzel müşahade edebilirler onun şahsında.

İşte Aşkı Meşk Etmek kitabı da onun bu yönünün farkında olanlarca mutlaka okunması gereken bir kitap. İki bölümden oluşan kitabın birinci bölümünde tasavvufla ilgili temel bilgiler Emin Hoca uslubuyla anlatılırken, ikinci bölümde Cengizhan Yurdanur Beyefendinin röportajıyla "Günümüzde tasavvuf yaşanabilir mi?" sorusunun cevabı aranıyor. Röportajdan daha çok sohbet havasında ve akıcı bir uslupta okuyucuya aktarılıyor.
25.03.2011

Prof. Dr. Yaşar KANDEMİR Hocamızın peygamber sevgisini en güzel şekilde ifade eden "Canım Arzular Seni", "İki Cihan Güneşi", "Onsekizbin Alemin Mustafa'sı" gibi eserlerinden sonra kaleme aldığı "Peygamberimizin Sevdiği Müslüman" okunması gereken kitaplar arasında. Peygamberin hayatından hatıralarla zenginleştirilmiş güzel bir kitap.
Herhangi bir konuda "Peygamberin sevdiği Müslüman ne yapardı?" diye düşünecek olduğunuzda, sorunuzun cevabını bu kitapta bulabilirsiniz.
25.03.2011

Haliç'te Yaşayan Simonlar, Hanefi AVCI'nın kaleme aldığı bir hatırat. Edebi bir yön ve sanatsal bir beklentiyle okunmaması gerekir. Böyle bir beklentiyle okuyanlar hayal kırıklığıyla karşılaşacaklardır. Kitabın önemli bulduğum, katıldığım ve hatta dost sohbetlerinde bire bir ifadesiyle paylaştığım bir tespiti bu işin içinde olan yetkili ağızlardan söylenmiş olmasıdır. O tespitim acizane şudur: "28 Şubat'ta dindar insanlar üzerine kurulan baskı ve haksızlıklar bu sefer karşı(!) tarafa ama aynı hakkaniyetsizlikle uygulanmaktadır." Zaman Gazetesinin ve Samandolu TV'nin Tokat Reşadiye'de meydana gelen saldırı sonrasında şehit olan askerlerle ilgili yaptığı haberde İbrahim ŞAHİN'in bir dönem Reşadiye'de görev yaptığını belirterek olaylar arasında bağlantı kurması kadar akla-mantığa ve hakkaniyete ters bir haber yapması verilebilecek en basit örneklerdendir.