Toplam yorum: 3.089.113
Bu ayki yorum: 0

E-Dergi

cigdema Tarafından Yapılan Yorumlar

01.03.2006

Çağının ötesinde bir dâhi; özgürlükçü düşünceleri, mücadeleci kimliğiyle döneminin sorunlarına kayıtsız kalamayan, fırtınalı duygularını ve siyasi görüşlerini bestelerine de yansıtan bir müzik adamı ... Beethoven.

Hayatındaki önemli figürleri mesela derin bir bağlılıkla sevdiği yeğeni Karl ile İlişkisi ... Napoleon’a yaptığı bestenin duyguların onun Mayıs 1804’te krallık tacı giymesiyle bir öfke nöbetine dönüşmüştür.

Beethoven dünyanın en çarpıcı müzik dehalarından biri olmasının yanı sıra Kendine özgü kişiliği ve uçlarda gezinen ruhu ile merak edilen bir yaşamı vardır.
01.03.2006

Her insan bir başkası için acı çekmek üzere yaratılmış bir başkasıdır. ‘Sevgilinin Geciken Ölümü’, bu düşünce çevresinde aşk dediğimiz çoğul garipliğin zamanla, insanlarla ve ölümle ilişkisini sorguluyor.

Murat Gülsoy, tek bir günün hikayesi olan bu romanında, Proust’tan beri modern edebiyatın temel sorunlarından biri olmuş zamansallığı yalnızca içerik anlamında değil, teknik olarak da konu ediniyor.

Gülsoy’un üslubuna sinmiş ironi, oyun duygusunu geride bırakmadan, anlatının o basit kadim koşulunu, kendini ‘izletebilmeyi’ esas alarak, neredeyse cerrahi bir titizlikle en küçük parçalarına ayırarak zamanı, aşkı, kendisini, başkasını sorgulamakta. Yanıtların değil, soruların yazarı olmayı seçiyor Murat Gülsoy.
01.03.2006

Bu kitapta Serhan Ada, sorunun “öyküsünü” anlatmak yerine farklı bir yöntemle olaylar arasındaki ilişkileri, arşiv çalışmalarıyla elde edilen yeni verilerle de değerlendirerek, daha geniş bir alana taşıyor. Böylelikle Hatay Sorunu sadece Türk-Fransız ilişkileri açısından açıklanmakla kalmadığı gibi daha sonra kendini gösteren ve günümüze kadar uzanan Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkilere de tarihsel anlamda ışık tutuyor.
01.03.2006

Kitaptaki Zorro, İspanyol babayla, aşkı için yerli kökenini inkâr edip bir İspanyol hanımefendisi gibi davranmayı deneyen, ama bunda asla başarılı olamayan Shoshone yerlisi annenin oğlu. Diego hem soylu hem de özgür ruhlu, hem ince zevklere sahip hem vahşi; romantik adalet anlayışıysa kılıcından daha keskin.

İspanya’ya, soylu bir akrabanın yanına gönderilen Diego, orada Fransız Devrimi’nin ilkelerinden etkilenir, bunların üzerine kendi sosyal bilincini, ahlak ve sınıf anlayışını ekler. Baştan aşağı siyah olan kostümünü bir bıyık ve şapkayla tamamlar. Henüz çiçeği burnunda bir Zorro, aslında basbayağı kişilik bölünmesinden mustarip; huzursuz, hiperaktif, sürekli ilgi ve hareket isteyen dengesiz bir genç olan Diego, ilk eylemlerini Fransız işgalindeki İspanya’da, Fransızlara karşı gerçekleştirir.

Ayrıntıları zengin ve ufku geniş olan bu yeni Zorro bizi kahramanın arkasındaki ‘gerçek’ kişiyle de tanıştırıyor. Pek çok Hollywood yapımında Zorro’nun yardımcısı rölünde ikinci plana itilen Bernardo’yu tanıyoruz. Zorro’nun can düşmanı Rafael Moncada’nın gerçek kişiliğini ve aralarındaki husumetin nedenini öğreniyoruz.
01.03.2006

Romanda, mafya-polis-aşk üçgeninde gelişen olaylar anlatılır. Bu olaylar Amerika’da değil İsviçre’nin en konservatif kentinde, Zürih’te geçer. Romanı benzerlerinden ayıran en önemli özellik budur. Bankacılık dünyasının başkenti Zürih’te Amerika’nın aksine polisler ve memurlar rüşvet almazlar. Hele bankacılar, bankacılığın esas gücünü oluşturan temel kurallardan hiçbir şekilde taviz vermezler.

Roman, Itallo Volpone’nin sağ bacağının, bir trenin demirlerine takılı olarak bulunması ile başlar. Perona henüz giren trenin bu ilginç manzarası, tren yolcularının ve görevlilerin şaşkın bakışları ile karşılanır. Lokomotifin ön çıkmasında, ölüm sever bir dekoratör tarafından büyük bir özenle yerleştirilmiş gibi duran bir bacak vardır. Kasıktan kesilmiş bir bacaktır bu! Bir erkek bacağı. Pantolonunun koyu renk dokusunu büsbütün koyulaştıran küfe çalar bir kan pıhtılaşması vardır, kemiklerin kesildiği yerde.